SELEFİYYE

Kur´an ve Hadis?i, olduğu gibi kabul edip,

yoruma başvurmayan, Ehl-i Sünnet?e,

Selefiyye denmiştir.

Mensupları Hz. Peygamber ve Sahabenin,

takip ettiği yolu, olduğu gibi izlerler.

****

Tâbiîn imamları, önde gelen fakihler ve muhaddisler,

Selefiyye içinde kabul edilirler.

Hicrî dördüncü yüzyılda,

Eş´arî ve Maturidî tarafından,

?Ehl-i Sünnet Kelâm ilmi? kuruluncaya kadar,

?yasamış olan, bütün Ehl-i Sünnet âlimleri?,

Selefin görüşlerini paylaşmışlardı.

****

Selefiyye, bir mezhep olarak,

hicri IV. yüzyılda ortaya çıkmıştı.

Hanbelî mezhebi mensupları tarafından,

ortaya atılıp savunulmuş,

bir görüşü de ifade eder.

****

Selefiyye, Selefin akidesini canlandırmaya çalışmıştır.

Söz konusu mezhep,

VII. hicrî asırda kuvvetlenmiş,

özellikle İbni Teymiye tarafından,

yeni fikirler ilave edilmiştir.

****

Kur?an ve hadise,kesin olarak bağlılığı,

 kendilerine gaye edinmiş,tartışmayı gerektirecek,

çözümü zor olan meseleler ile uğraşmamışlardı.

Âyetlerde ve Sünnette bulunan her şeye,

teslimiyetle iman etmişler, yoruma gitmemişlerdi.

****

Selefiyye, İslâm´a,

(Yunan düsüncesinin tesiriyle),

sokulduğunu kabul ettikleri,

mantık ve akıl metodlarını

Sahabe ve Tâbiînin,

bunları kullanmadığını,

ileri sürerek benimsemediler.

Bu sebeple,

Mutezile ve diğer mezheplerin aksine,

akıl yürütme metodunu kullanmayıp;

sadece Kur´an ve Sünnetten hareketle,

doğruları tespit etmenin gerekliliğini savunmuşlardı.

Bu sebeple, Allah´ın sıfat ve fiillerini,

mecazi manasına bakmaksızın,

olduğu gibi kabul eder,

yoruma gerek duymazlardı.

Sadece kendi takip ettikleri yolun,

Kur´an yolu olduğunu kabul ederlerdi.

****

Onlara göre Kur´an´da,

İslâm?a ve Allah´ın yoluna,

davetin metodu gösterilmiştir:

[Rabbinin yoluna hikmetle

ve güzel öğütle davet et.

Onlarla, en güzel tarz hangisi ise,

onunla mücadele et" (Nahl, 16/125).]

Görüldügü gibi,

âyette, irşad için;

hikmet,

güzel ögüt,

ve cedel,

olmak üzere üç derece bulunmaktadır.

****

Hikmet; düşüncede ve fiilde,

hakikate ulaşmak demek olup,

hakkı arayan iyi niyetli kimselere uygulanır.

Doğruyu kabul eden,

fakat nefsinin arzularına uyanlara,

güzel nasihat,

bunlara sahip olmayanlara,

cedel metodu uygulanır.

****

Mu´tezilenin, aklî yorum ve izahlarına,

karşı çıkan ve özellikle,

nass´daki farklı yoruma müsait,

ifadelerin yorumuna,

şiddetle muhalefet eden,

Selef âlimlerinin akaid sistemlerini,

şu yedi temel prensip karakterize etmektedir:

1-Takdis:

Cenab-ı Allah´ı şanına,

uygun düşmeyen şeylerden tenzih etmek.

2- Tasdik:

Kur´an ve hadislerde,

Allah´ın isim ve sıfatları hakkında,

kullanılan ifadelere sadık kalmak,

yani Allah´ı bizzat kendisinin

ve peygamberinin tanıttığı gibi bilip,

tasdik etmek.

3- Aczini itiraf etmek:

 Bilhassa Kur?an ve hadiste geçen ifadeler konusunda,

 yorum yapmadan, aczini kabul etmek.

4- Susmak:

 Yine Kur?an ve Hadiste geçen ifadeleri anlamayanların,

 bunlar hakkında soru sormayıp susmaları.

5- Uzak tutma:

İfadeler üzerinde, yorumdan kendini alıkoymak.

6- Keff: Yorum isteyen hususlarla,

 zihnen bile meşgul olmamak.

7- Ma´rifet ehline teslim:

 Yoruma muhtaç konuları bilmesi mümkün olan,

Hz. Peygamber,Sahabe, evliya ve mütehassis âlimlerin söylediklerini,

kabul ve tasdik etmek

****

Son derece muhafazakâr bir özellik gösteren,

Selefiye akidesi, halk tabakası (avam) için,

en sade ve güvenilir bir yol olarak kabul edilmiştir.

****

Ancak çeşitli felsefe ve kültürleri tanımış olanlar için,

Selefin bu metodu yeterli görülmemiş;

bunlar için ?Ehl-i Sünnet kelamcılarının metodu?,

daha uygun bir yol olarak gösterilmiştir.