#

Kalbin Edebiyatı

Sanatla dolu bir yaşam öyküsü

1940 yılında Bolu´da doğdu. İlkokul, ortaokul ve liseyi Bolu´da okudu. İ.Ü. İktisat Fakültesi´nden mezun olduktan sonra işletmecilik ihtisası yaptı. Askerlik görevini Karaman İli´nin Taşkale Köyü´nde yedek subay öğretmen olarak tamamladı.

Ortaokul ve lise döneminde, Mehmet Yücetürk, Fethi Kayalp ve Nihat Bezzaz´ın öğrencisi oldu. Bu öğretmenler kendisine adeta özel hocalık yaptılar (Onların kendisine Güzel Sanatlar Akademisi eğitimi verdiklerini yıllar sonra anladı). O dönemde Osman Zeki Oral, Orhan Ersoy´dan da faydalandı.

Üniversiteye başladığında Güzel Sanatlar Akademisi´nde Bedri Rahmi Eyüpoğlu kendisini misafir öğrenci olarak kabul etti.

Öğrencilik yıllarında Akbaba, Zübük, Amcabey, Pardon vs. mizah dergilerinde yazısız karikatürler çizdi.

Ortaokul başlangıç yıllarında yağlıboya ile tanışan sanatçı resim yapmayı hiç bırakmadı, devamlı çalıştı.

Taşkale Köyü´nde yedek subay öğretmenlik yaptığı dönemde kaidesi ile birlikte Atatürk´ün tam boy bir heykelini yonttu.

Üniversite eğitiminden sonra bir süre İstanbul´da profesyonel yöneticilik yapan sanatçı, 1973 sonunda Bolu´ya döndü ve ticaret işine başladı. 1996´da Bolu´da Yurdaer Otel Mutfak Sanat Merkezi´ni kuran sanatçı, burada resim çalışmalarını sürdürmektedir.

Uzun yıllar öğretmeni Mehmet Yücetürk´ün sanat etkisinde kalan ve bundan gurur duyan sanatçı, bu etkiden kurtulmak için epey mücadele etti, epey uzun arayış yılları geçirdi. Nihayet, tuval üzerinde sonsuz özgürlüğü olduğunu fark eden sanatçı, tüm etkileri bir yana bırakıp kendi yolunu çizdi.

-Niçin yaratıldık?

-Kainat nedir ne değildir?

-Nereden geldik nereye gidiyoruz?

-Ruh nedir?

-Neden her insan olaylar karşısında farklı tepkiler verir?

-Işık nedir, karanlık nedir?

-Hep ve hiç ilintisi nasıldır?

-Bir çiçek nasıl yetişir, onu var eden güç nedir vs. gibi soruları tuval üzerinde sorgulama çalışır. Bu uğraşının hiç de kolay olmadığını, fark edebilmenin imkansız gibi olduğunu bildiği halde kafasında arı kovanı gibi vızıldayan düşüncelerin dürtüsü ile tuval üzerinde arar, sorar, bu uğraştan bir türlü vazgeçemez. Metafizik düşünce tüm benliğini sarmıştır. Kör olduğunu bilir, tüm körlerin görebilmeleri için yüreği dua eder, beyni sorgular, gözü ve bileği çalışır.