Ahilikte esnaf ve zanaatkarlar,
sosyal ve ahlaki disiplin temelinde örgütlenir
ve (ticari ahlak-kalite-tüketici hakkı gibi)
sürekli denetlenirdi.
****
Ahiler kar payı toplayarak,
tüm çalışanların,
sağlık ve eğitim,
sorunlarını çözümleyen,
hastaneler ve okullar kurmuştu.
****
Bulundukları yörelerde,
tüm halkın sağlık, beslenme
ve barınma sorunlarını,
çözümleyen kurumlar,
yaratmışlardı.
****
Üründe aldatılan müşterinin,
en üst Ahilik kurumuna kadar,
şikayet hakkı vardı
ve aldatan esnaf,
en ağır biçimde,
cezalandırılırdı.
****
Giysiden ayakkabıya,
demir aletlerden,
tahta eşyalara kadar,
her alanda ürün kalitesi
ve üretim kuralları,
talimatnamelerde belirlenmişti.
****
Üretim şartlarında,
bugünün ISO 9000?i gibi,
standartlar vardı.
Kalite kontrolü,
Ahilik kurumun ,
en önemli görevleri arasındaydı.
?Papucu dama atılmak?
sözü de buradan gelir.
****
Ahilik kurumu bugün olsa,
önüne gelen her vurguncu
ve sahtekar banka sahibi olamazdı,
bankanın içini boşaltıp
?hortumlama? yapamazdı.
İktidarda amcası da olsa,
babası da olsa!
Çünkü Ahilik gelenekleri,
sıkı kurallara bağlıydı
ve hangi meslekten olursa olsun,
önüne gelen dükkan bile açamazdı.
****
Bir dalda ustalaşıp,
dükkan açmak isteyen,
Ahi Kurulu tarafından,
sınav ve incelemeye alınırdı.
Yeterli mesleki birikimi,
ticari ve kişisel ahlakı olmayana,
dükkan açma hakkı verilmezdi.
****
Aşırı kar sağlayanların,
gelirleri kontrol edilirdi.
Sahtekarlık,
aldatmaca,
müşteriyi kazıklama
ve maldan çalma yöntemleri ile,
aşırı kar sağlamak isteyenlere,
bu imkan verilmezdi.
Bu yolu tutanlar önce uyarılır,
dinlemezse, meslekten atılırdı.
****
21. Yüzyıl Türkiye?sinin,
Ahilikten öğrenip,
hayata geçireceği model
ve değerler olamaz mı?
Ne dersiniz?