Bu günkü yazıma bir fıkra ile başlayacağım:
Memleketin birinde:
Ekmeği yenip, suyu içilen;
“ağzı var dili yok”, bir ağa varmış
Çok da iyi niyetliymiş.
Her şeyi hayra yorarmış.
Her söylenene inanır, aslı var sanırmış.
Aldatılması pek kolaymış.
****
Ağanın bir de, çobanı varmış.
(Cahil mi cahil, hilekar mı, hilekar.)
Alır sürüyü gider, günlerce dönmezmiş.
O yayla senin, bu mera benim der, gezermiş.
Ara sıra da, azık için, köye uğrarmış.
Ağa sürüyü sorduğunda, hep yalan söylermiş.
-Koyunlar şöyle etlendi, böyle sütlendi.
-Koç katımında, tümü döllendi.
-Şu kadar ak kuzu, bu kadar mor kuzu olacak dermiş.
Ara sıra da:
-Bir koyunu kurt kaptı.
-İki kuzu uçurumdan yuvarlandı, türünden haber yollarmış.
****
Günlerden bir gün, ağanın aklına esmiş.
Atına binip, çobanın yanına gitmiş.
Gitmiş gitmesine ama!!
Gözleri de “fal taşı gibi” açılmış.
****
Ortada sürü, mürü yokmuş.
Birkaç cılız koyun varmış.
Ağa hiddetlenip, köpürmüş.
Ama ne fayda!
Olan olmuş, çobanın torbası dolmuş.
Çaresiz köye dönmüş.
****
Köye döner dönmez, mahkemeye müracaat etmiş.
Bunu duyan çoban da, bakmış pabuç pahalı.
Kalkıp dava vekiline gitmiş.
Durumu anlatmış.
Dava vekili, çobanı dinledikten sonra:
Kurtarır, yüz altınını alırım, demiş.
Anlaşmışlar.
****
Mahkemeye giderken, dava vekili çobana:
-Kadı ne sorarsa sorsun; sadece “lo,lo” de.
-Başka bir şey deme, demiş.
Kadı’nın karşısına çıkmışlar.
Kadı, sormaya başlamış:
-Ağanın koyunlarını sattın mı?
-“Lo, lo”
-Ağanın koyunlarını ona, buna yedirdin mi?
-“Lo, lo
(Çoban “lo,lo” dan başka tek kelime etmemiş)
Sonunda, dava vekili söz istemiş.
- Kadı hazretleri gördüğünüz gibi, bu aptal, dilsiz bir gariban.
- Nasıl olur da; koskoca ağanın koyunlarını hortumlar?
- Akıl alacak şey mi?
(Çobanın “acınası duruşu”, aktörlere taş çıkartırmış.)
Kadı’nın merhamet damarları kabarmış.
İnce eleyip, sık dokumadan, beraat kararı vermiş.
****
Dava vekili ile çoban, güle oynaya mahkemeden çıkmışlar.
Dava vekili çobana:
-Ben görevimi yaptım.
-Kadıyı kandırıp davayı kazandık.
-Sıra sende, hadi ver bakalım yüz altını, demiş.
Çoban da cevap vermiş.
- Lo, lo
****
Rivayete göre;
O olayın haberi, hızla yayılmış.
Mısır’daki sağır sultan bile duymuş.
Çobana özenenler çoğalmış.
Lo,lo demek moda olmuş.
“Lo,lo”cular, mal, mülk sahibi olmuş.
****
Şimdi.
!!!!!!!
Gelelim Bolu’ya.
Ne dersiniz?
Bolu’da “lo, lo” cular var mı?
Şayet var ise!!
Ne yapmamız lazım?
Mesela:
*-Padişahım çok yaşa diyebiliriz.(kendini padişah sanan, lo,loculara.)
*-Mıç mok’un merhem olsun diyebiliriz.
*-Hikmet buyurdunuz, hakkı aliniz var gibi, şeyler söyleyebiliriz..
*-Üç maymunun yaptığı gibi:
-Gözlerimizi, kulaklarımızı ve de ağzımızı kapatabiliriz.
( Bak: Boluca logosu 1. kısım )
Başka ne yapabiliriz?
Hımmm!!
Buldum.
“Lo, lo” demekte ısrar ederlerse:
(Zamanı gelince)
*-Biz de, “lo,lo” culara;
koro halinde “lo, lo” der,
“sepet havası” çalabiliriz.(*)
——————————————————————————————————————————————-
(*)- Sahi bunu becerebilir mi yiz?
Sanmam!
Neden mi?
Bu güne kadar bir yığın dönem geçti.
Bir yığın çoban tuttuk.
*-Babamızın hatırını soran oldu mu?
*-İçlerinden, bize “lo, lo” demeyen, çıktı mı?
*-Ağzımıza bir parmak bal çaldılar, yalanıp durduk.
*-Parmağım hıyar deyene bir avuç tuz ile koştuk
*-Küçük çıkarlar uğruna, her şeye göz yumduk.
Haklarımızı aramadık.
****
Böyle gelmiş, böyle gider demeyelim.
Haklarımıza sahip çıkalım..