Geçen hafta; Hürriyet'in ekonomi sayfasında:
?Erdoğan, Siirt'i devlet yatırımına boğacak? başlıklı bir haber dikkatimi çekti.
Haberde:
Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın siyasi hayatında önemli yeri olan Siirt, devlet yatırımları ile ödüllendiriliyor.
Erdoğan'ın hapse girmesine neden olan şiiri okuduğu ve sonrasında milletvekili adaylığını koyduğu Siirt, 2005 yılında devletin yatırım ödeneğini en fazla artıran ikinci il oldu.
Türkiye genelinde toplam ödenek artışı yüzde 23.7 olurken, bir yılda Siirt'in yatırım ödeneği yüzde 674 oranında yükseldi.
deniyordu.
Siirtliler adına memnun olmuştum.
Kendi kendime:
Siyasetimizin töresidir.
O kadar da olur derken, gözüm haberin sonuna takıldı.
AAAA!
Haberin sonunda:
Yılın en şanssız ikinci ili ise Bolu oldu.
Bolu'nun yatırım ödeneği 50.8 trilyon liradan 34.1 trilyon liraya inerken, yüzde 32.9 azalmış oldu.
deniyordu.
Hiç ama hiç şaşırmadım.
Aksi olsa şaşardım.
Yüksek ses tonu ile:
Bize mehel, bize mehel demişim.
Eşim hayrola! Yine ne oldu dedi.
Ona kısaca anlattım.
Niye, bize mehel dediğimi
size de anlatayım:
[Kendim ettim, kendim buldum.
Gül gibi sararıp soldum
Eyvah, eyvah,
deyen, o yanık türkü geldi aklıma.
Efkarlandım.]
Efendim:
Biz dilimizle ensemizi kaşıdık .
Kucak dolusu para verip, idam fermanımızı yazdırdık.
Abarttığımı sanmayın.
Doğrudur.
****
1999'da (depremden hemen sonra) Düzce'yi Bolu'dan ayırdılar.
Ardından bize basın parayı, kendi ?İl Gelişme Planı'nızı? yaptırıverin, kalkınırsınız dediler.
(Güya bu, deprem nedeni ile bize tanınan bir ayrıcalık imiş.)
Yetkililer:
Emriniz olur diyerek, işe giriştiler.
Bastılar parayı, A.İ.B.Ü akademisyenlerine ?İl Gelişme Planı? sipariş ettiler.
Etmeyin, eylemeyin; bu iş öyle kolay bir iş değildir,
?Verilen paraya ve harcanacak zamana yazık? diye yırtındımsa da, dinleyen olmadı.
Boluca yazılarım da fayda etmedi.
****
Bir elmayı ikiye bölenler; [ D.İ.E.?nin hesap hatasını irdelemeden,] Düzce'yi fakir, Bolu'yu zengin ilân edip, Düzce'yi teşvik kapsamına alıverdiler.
Bu köşede çok feryat eden yazılar yazdım.
( Bu istatistik yalan dedim.)
Feryadım davulcu osuruğuna benzedi.**
Duyan, tepki veren olmadı.
Plan'ın yapılma aşamasında:
O günün yetkilileri; mangalda kül bırakmadı.
Bu plan bir ilkti.
Bolu için büyük bir şanstı.
Bolu, makus talihini yenip, tüm illere örnek olacaktı.
[Cak, cuk ile uzun zaman harcandı.
Toplantı üstüne toplantı yapıldı.
Havanda su dövüldü.
Kuş mu çıkacak, civciv mi çıkacaktı?]
Plan bir türlü bitmiyordu.
Normal süre çok aşıldı.
Nihayet !
?Mucize yaratacağı umulan? plan, ortaya çıktı.
(Tam bir ?ham-hum-şaralop? örneği )
D.İ.E. rakamları sorgulanmadan ?patates çuvalına doldurur gibi? kullanılmıştı.
[Planın ekonomik yapı bölümündeki rakamlar ?Bolu'nun ekonomik ve sosyal sıkıntı içinde? olduğunu gösteriyordu.
Gelirler bölümünde ise, yine; D.İ.E. rakamı kullanılıp, Bolu Türkiye'nin ikinci zengin ili ilân ediliyordu.]
Oysa D.P.T; gelirin özellikle mahallinde incelenmesini arzuluyordu.
Ve bu zor bir işti.
Kolayı tercih edip (hiç sorgulanmadan) D.İ.E. verisini kullandılar.
Böylece Bolu:
Hokus-fokus ile, kendi kendini, zengin ilân edivermiş oldu.
Okuma, düşünme ve sorumluluk anlayışı olmadığından mı
neden bilmem.
Vilayet, Belediye ve Ticaret Odası, Planı imzalayıp tasdik ettiler.
Böylece:
Bolu'nun bir eli yağda, bir eli balda olduğu kabul edilmiş oldu.
Fakir ve dayısı olan iller dururken, kim dinler zengin Bolu'yu!
Az bile kesmişler.
Dibinden budamalıydılar.
Bolu'ya mehel, değil mi?
*: Mehel
= Müstehak, layığını bulmak, o cezayı hak etmek anlamlarına kullanılır.
**Davulcu osuruğu= Davul çalınırken, yüksek ses nedeni ile davulcunun osuruğu duyulmaz.
EK: Sahi; yetkililerin halka,? kalkınma miladı olacak diye takdim edip,umut bağlattıkları?
o plan şimdi nerede?
Ne işe yarıyor?
Ya o planla, Bolu'nun önünün tıkanmasına sebep olanlar!
Onlar nerede?
Not: Kendilerini bulup sorsak, ne cevap verirler?
Cevapları şöyle olabilir mi ?
Komşu, komşu. Hu, hu! Oğlun geldi mi? Geldi. Ne getirdi? İncik, boncuk. Kime, kime? Sana, bana. Daha kime? Kara kediye. Kara kedi nerde? Ağaca çıktı. Ağaç nerde?. Balta kesti. Balta nerde? Suya düştü. Su nerde? İnek içti. İnek nerde? Dağa kaçtı. Dağ nerde? Yandı bitti kül oldu.