Aday adaylarının belli olmasına az bir zaman kaldı.
Yeni bir siyasi dönem başlayacak.
Yeni dönem için yeni yol haritalarına ihtiyaç var.
Eski notlarımı karıştırırken
bu ihtiyaca cevap vereceğine inandığım iki harita buldum.
[1992?1993 Dönemi Bolu Rotary Kulübü Başkanı idim.
O tarihte Sayın Yaşar NURİ Öztürk, din konusunu medyanın gündemine yerleştirmişti.
İlgi ile izleniyor ve istifade ediliyordu.
Bu konu Rotary?nin ilgi alanında değildi.
****
Bir ilki başlatmaya karar verdim.
?Din konusunu Rotary?de ele almak?
Pek çok itiraz ve ikazla karşılaştım.
*-Çok az insan gelebilir.
*-Bolu tutucu bir yerdir, hadise çıkabilir.
*-Başına bir iş gelebilir,
türünden.
****
Neticede, Sayın Öztürk?ü konferans için Bolu?ya davet etmeye karar verdik.
Konferansın konusu, ?İslam ve insan? idi.
Konferans günü, şehir spor salonu tıklım tıklım doldu.
Pek çok kişi dışarıda kaldı ama, dikkatle konuşmayı dinledi.
Konferans çok etkili oldu.
(Bolu?daki o konferansın ardından, birçok Rotary kulübü Sayın Öztürk?ü, inanç konularında konferans vermek üzere, davet etti.)
Haritanın biri kısa bir taslak.
?Benim konferansı açış konuşmam?.
Diğeri daha geniş ve tafsilatlı.
Sayın Öztürk?ün ?İslam ve insan konulu? konferansı.]
****
Bu köşede kendi konuşmamı,
?eğrisiyle-doğrusuyla Boluca? köşesinde de Sayın Öztürk?ün konuşmasını
sizlerin ve de özellikle aday adaylarının dikkatine sunuyorum.
Bana göre her ikisinin içerdiği fikirlere
bugünlerde de çok ihtiyaç var.
Umarım beğenirsiniz.
****
İSLAM VE İNSAN konulu konferansın
AÇILIŞ KONUŞMASI
Müsaadelerinizle, sözlerime
esirgeyen, bağışlayan Yüce Allah´ın adı ile başlamak istiyorum.
*-Büyük bir milletin evlatlarıyız.
*-Gurur duyduğumuz bir tarihimiz,
*-Çok eskilere dayanan engin bir kültürümüz,
*- Cennet gibi bir vatanımız var.
*-Pek çok millette olmayan üstün vasıflara malikiz.
Bütün bu özelliklerimiz dolayısı ile
Dünya milletleri arasında mümtaz bir yer almaya başladık.
Ülkemiz, kendi bölgesinde bir süper güç haline gelmeye,
tüm dünyanın dikkatini çekmeye başladı.
Türk Milleti bu noktaya ızdıraplar çekerek geldi.
*-Bizi ezmeye, parçalamaya çalıştılar.
*-Bu kötü niyetliler ile atalarımız mücadele etti.
*-Paniğe kapıldığımız zamanlar da oldu.
*-Bizi kendimizden utanır hale getirmeye bile muvaffak oldular . Hatırlıyorum ?benim yaşıtlarım da çok iyi hatırlarlar?,
Ben çocukken Bolu köylüleri arasında hakaret sözcüğü:
"Koca Türk" idi.
Hamdolsun Allah´a ki o devirleri çok geride bıraktık.
Toplu iğne bile yapamayan bir toplum haline getirilmişken;
Türklük bilincine sarılarak, ?uzun ve ızdıraplı mücadelelerin sonunda?
bir sanayi toplumu haline gelmeyi;
Pek çok ülkeye ekonomik ve kültürel yönden yardım eder seviyeye ulaşmayı başardık.
Sanayi toplumundan, bilgi toplumu olmaya doğru koşuyoruz.
Ne var ki, bizim durumumuz, birçok ülkeyi rahatsız ediyor.
Ülkemizi zayıflatmak ve parçalamak için, sinsice stratejiler üretiyorlar. Bunu da yadırgamamak lazım.
Bize düşen görev, bu tespitleri yapıp gerekli tedbirleri almaktır.
Bu tedbirlerin en başında;
Milli bütünlük ve beraberliğimizi korumak ve kollamak gelir.
Bunu nasıl yapacağız?
Aman başka milletlerle temas etmeyelim ne olur, ne olmaz.
*-Onlar bilgili uyanık ve akıllıdırlar.
*-Bizi kandırırlar, bizi ezerler, bizi parçalarlar
diyerek mi?
*- Sınırlarımızı kapatıp
Dünya üstünde yapayalnız kalarak mı?
Hayır!
Tam tersine, Japonların yaptığı gibi:
*-Onlarla iç içe yaşayarak,
*-Dostluk ilişkileri kurarak,
*-Onların bilim ve teknolojilerinden istifade edip,
onları geçmeye çalışarak.
*-Kendimizi onlardan hiç aşağı görmeden,
*- onlardan korkmadan,
*-onlara kendimizi anlatarak,
*-çatır, çatır haklarımızı savunarak,
*- çıkarlarımızı kollayarak.
Kendi içimizde de,
hangi gerekçe ile olursa olsun
değişik kamplara bölünmeyerek,
ayrı yollara sapmayarak
TV ve boyalı basın yolu ile, ?vahşi kapitalizmin, ithal etmeye devam ettiği kültür emperyalizminin?;
*-öz benliğimizden koparmaya,
*- inançsız saygısız ve kişiliksiz hale getirmeye çalıştığı
evlatlarımızı suçlamadan.
*- onlara sahip çıkarak,
*- onlara sevgi ve hoşgörü ile yaklaşıp,
*- kendi öz değerlerimizi öğretmeye,
*- onları inançsız hale gelmekten, korumaya çalışarak
Doğru dürüst eğitim veremediğimiz için:
Sapık ve batıl inançların esiri olarak,
*- ülkemizi ?sözde inanç uğruna? batıl inanışların esiri haline getirmeye,
*-çağ dışına sürüklemeye çalışanlara kızmadan,
*- onlara da sevgi ve hoşgörü ile yaklaşıp, eğiterek,
*- manevi inançta tek yolun Kur-an yolu olduğunu,
*- onu anlayarak, okumanın her sorunu çözeceğine inandırarak.
Komünist mantığın çöktüğü günümüzde:
Vahşi kapitalizmin de,
?insanları sadece kendi çıkarları için?
başkalarını ezip geçen,
*- maddenin esiri,
*- egoist
*- milyonların içinde yapayalnız ve ruh hastası haline getirebileceğini, gözden uzak tutmayarak.
Kapitalizmin:
*-verimliliğe üretkenliğe dönük yönlerini alıp,
o yönleri,
*- Allah korkusu,
*- Sosyal adalet ilkesi,
*- insan ve doğa sevgisi,
*-gönül zenginliği ile,
takviye ederek başarabiliriz.
Peki, bütün bunlar nasıl mümkün olur?
Bize rehberler gerekmez mi?
Tabi gerekir.
Bu rehberler çağdaş düşünce ile yoğrulmuş
1-Kültürümüzdür.
2-ört ve âdetlerimizdir.
3-inancımızdır.
Bu üç rehberden, inancımız bölümünü:
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğr. Üyesi,
Doç. Dr. Yaşar Nuri ÖZTÜRK,
DİN VE İNSAN başlığı altında bizlere anlatacak.
Doç. Dr. Yaşar Nuri ÖZTÜRK ?e derneğim ve şahsım adına teşekkür ederim.
Yurdaer Kalaycı
1992?1993 Dönemi
Bolu Rotary Kulübü Başkanı
*****
Not: Daha sonra muhtelif nedenlerle ?Rotary kulüp? üyeliğinden ayrıldım.