Erken seçim kararı alındığından beri, sık sık şunları duyar oldum:

*-CHP den aday oluyormuşsun, hayırlı olsun.

*-Milletvekilliği sana yakışır.

*-Hangi partiyi tercih edeceksin?

bolununsesi ?nin geçen haftaki nüshasında yayınlanan bir okuyucu mektubu da şöyle idi:

550 kişi arasında görmek isterim!

1- Büyük işadamı rahmetli İZZET babamızın devletimizin Bolu?ya yapamadığını yapan yeğeni AHMET BAYSAL?ı.

2- Yakinen çok iyi tanıdığım sanayici, turizmci, müteşebbis, Bolu?nun köklü aileleri mensubu olan, kendini çok iyi yetiştirmiş, yazar, Bolu?yu çok iyi tanıyan, Bolu?nun ciddi sorunlarını en iyi tahlil edebilen ve açık yüreklilikle kimseden çekinmeden yazı köşesinde sorunlarımızı bizlerle paylaşan Bolu sevdalısı abim YURDAER KALAYCIOĞLU?nu.

3- Bolu?yu çok iyi tanımış teşvik dahi olmadan kendi imkânlarıyla Bolu ve ilçelerine korkmadan yatırım yapan Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı kafasının içi dolu olan Türkiye?yi dünyayı dolaşan UMUT ORAN?ı.

22 Temmuzda seçilecek milletvekillerinin arasında görmek arzu ediyorum

?????????????..v.s

Ahmet Bilgin

****

Kimi duyduğu dedikoduya inanıp, soruyordu

Kimi de ağzımı arıyordu.

İşin tuhafı;

Ağzımı arayanlar:

?Yukarıçarşıda bir yalan sığar (söyler), aşağı çarşıda kendi inanır,? durumundaydı.

?yok, öyle bir şey dediğimde?

Hadi, hadi saklama bizden diyorlardı.

Bu durum:

*-?Seçme iradesi elinden alınanların?,

Zihin kurgusuydu.

Okuyucu mektubu ise;

Bir temenninin, halka duyurulma çabası.

****

Bunlardan çıkan sonuç:

Bazıları, beni kendilerini temsil etmeye layık,

?bilgi, yürek, inanç ve beceriye? sahip görüyor;

Kendimin ve partililerin çıkarları için değil,

Bolu?nun çıkarları için, çalışacağıma inanıyordu.

Bu bir teveccühün ifadesiydi.

[Ama inanç ve teveccüh yetmiyordu.

Halkın aday seçme özgürlüğü yoktu.

Seçim sistemi ?yerel partililere? aday seçme yetkisi vermiyordu.

Yetki parti genel merkezlerinindi.

Genel merkezler, sadakat ve mutlak itaate bakıyorlardı.

****

Aday adaylarının aynaya (bilgi, birikim, inanç) bakmasına gerek yoktu.

Ucuz kurnazlık, en önemli meziyetti.

Marifet, genel merkezlere şirin ve esnek görünmekti.

Kurnazlar, anadan doğma şirin ve solucan kadar esnekti.]

Tüm bu nedenlerle;

Maalesef halkın teveccühünün bir değeri yok.

Eğer aday belirleme yetkisi yerel örgütlerde olsaydı:

Liyakatin (bilgi, birikim, inanç) bir değeri olurdu.

İşte o zaman;

Ben de kutsal olan bu hizmete(EK-1), belki talip olurdum.

****

EK-1:Halkı temsil, kutsaldır.

Temsilde liyakat esastır.

Kur?an da bunu emreder (not-1), akıl da.

Ama!

Bu kurala eskiden beri pek fazla uyulmaz.

Uzun yıllar önce bu konuda;

Halk feylesofu-şair Neyzen Tevfik merhum,

Bakınız ne demiş:

Asrın yeni bir umdesi var, hak kapanındır.
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Geçmez ele bir pâye, kavuk sallamayınca,
Kürsî-i liyakat p . . . . . . k , p . . t olanındır!

****

Bu deyişin, günahı, sevabı, merhuma ait.

Doğru mu, değil mi siz karar verin.

Belki o günler için doğruydu da bugün doğru değildir?

Ne dersiniz?

****

Üstüne üstlük;

o zamanın halkını uyarmak için olsa gerek,

bir de şu dörtlüğü aşk etmiş suratlarına

Göründü memleketin iç yüzü, çöktüyse temel.
Şimdilik, harice karşı yüzümüz olsa dahi,
Yüzümüz yok, bakacak kabrine ecdadımızın.
Tükürür zannederim çehremize, vatanın tarihi.

****

Yetinmemiş.

O günkülerin suratlarına,

ya Hak deyip patlatmış da, patlatmış.

****

Ne ararsın tanrı ile aramda
Sen kimsin ki orucumu sorarsın?
Hakikaten gözün yoksa haramda
Başı açığa neden türban sorarsın?

Rakı, şarap içiyorsam sana ne
Yoksa sana bir zararı, içerim
İkimiz de gelsek kıldan köprüye
Ben dürüstsem, sarhoşken de geçerim.

Esir iken, mümkün müdür ibadet
Yatıp kalkıp, Atatürk?e dua et...
Senin gibi dürzülerin yüzünden
Dininden de soğuyacak bu millet.

İşgaldeki hali sakın unutma
Atatürk´e dil uzatma sebepsiz
Sen anandan yine çıkardın amma
Baban kimdi bilemezdin şerefsiz.

Bilirsiniz merhum, büyük, derin ve mistik bir filozof, çılgın bir şair, meşhur bir ayyaş, aynı zamanda;

Müdavim?i tımarhane bir tatlı kaçıktı.

(Kurban olayım böyle kaçıklığa)

****

Delilerin kusuruna bakılmaz.

Delidir, ne yapsa yeridir, demek gerekir.

NOT?1: Nisa suresi-ayet 58:?Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.?