Düzenlidir Avrupa’da şehirler...
Başıbozukluk, dağınıklık yoktur.
Nizam intizam vardır.
Biz de düzenli şehir bulmak pek zordur.
Başıbozukluk, dağınıklık hemen fark edilir.
Kendi kendimize konuşuruz.
- Allah Allah bu ne biçim iş yahu...!
- Cık cık cık bu kadarı da fazla ama...!
- Yahu buraların hiç mi sahibi yok...!
- Böyle de olmaz ki canım...!
Sözüm ona şikayetçiyizdir.
Dost meclislerinde dedikodusunu yaparız.
Çarıklı erkan-ı harp mantığı ile düşünceler üretir, sorarız:
- Yok mu kardeşim bu işin kanunu nizamı?
- Neden ilgililer uygulamaz yasaları?
Oysa konu ile ilgili pek çok yasa vardır.
İmar, çevre, orman, köy, kültür ve tabiat varlıklarını koruma, kıyı, limanlar, su ürünleri, umumi sıhha ve turizm teşvik yasası ile kırsal alana ilişkin, yüzeysel su kaynakları, organize sanayi bölgeleri ve sanayi alanları yönetmelikleri,
Bu kadar çok yasa ve yönetmelik varken, her şey “en ince detayına kadar” kurallara bağlanmışken işlerin tıkır tıkır yürümesi gerekmez mi?
Maalesef işler tıkır tıkır yürümez.
Her yasa bir bakanlığın gözetimindedir.
Yetkiler merkezileştirilmiştir.
Bakanlıklar arası bir uyum ve koordinasyon yoktur.
Karışıklık hakimdir.
İl İdaresi yasası gereğince; Valiler ildeki tüm uygulama ve denetimin sorumlusu ve sahibidir ama..... bakanlıkların onayını almak şartı ile.
A bakanlığının olur dediğine, B bakanlığı olmaz diyebilir. Bir yasanın cevaz verdiği işe diğer yasa cevaz vermeyebilir.
Çoğu kez ildeki tüm uygulama ve denetimlerin sorumlusu; valiliklerin eli kolu bağlanır. Kımıldayamaz hale gelirler.
Hele bir de işe politikacılar bulaştı mı, tadından yenmez olur.
Şahsi çıkarlar, parti çıkarları, bölge çıkarları, rant hesapları gırla gider.
Böyle bir boz bulanık ortamda, düzgün iş yapmak imkansızdır.
Deveyi hamutu ile yutana bir şey yapılmaz da bir yumurtayı kıran anasından doğduğuna pişman edilir.
Ekonomik hayat hızlı bir gelişme trendi izlemektedir. Sel gibidir. Önüne çıkan her engeli aşmakta ya da devirmektedir. Taşkını önlemenin yolu: eskimiş yasa, bürokratik metod ve katı merkeziyetçi anlayışı uygulamak değildir.
Yasalar ekonomik hayatın kolaylaştırıcısı olmalıdır.
Sürat çağımızın olmazsa olmazıdır.
Yasalar arası uyum, bürokraside koordinasyon, Ademi merkezi yönetim anlayışı şarttır.
Son yıllarda iktidara gelen hükümetlerimiz, çağı yakalamak ve Avrupa Birliğine uyum sağlamak için büyük gayret sarf etmektedir.
Anayasamız başta olmak üzere pek çok yasa da radikal değişiklikler yapılmıştır. Yapılanları takdir etmemek mümkün değildir.
Aşılması gereken engeller, yapılması gereken çok iş vardır.
- Yönetim reformu,
- Mahalli idarelerin güçlendirilmesi,
- Yasalar arası uyum,
bunlardandır.
HAZIRLANAN ÇEVRE DÜZENİ PLANI
Merkeziyetçi yönetim sistemi, birbiri ile uyumlu olmayan yasalar yürürlükte iken “parlâmentoca gerekli reformlar yapılmadan” hazırlanacak Ç.D. Planı işlevsel olabilir mi?
Halkın süratle değişen ihtiyaçlarına cevap verebilir mi?
1998’de Ç.D. Planı bir özel şirkete ihale edilmiştir.
1999’da Plan tamamlanmış, araya depremin girmesi ile bekletilmiştir. Henüz Bayındırlık Bakanlığı’na tasdik için gönderilmemiştir. Bakanlıkça tasdik edilince, Bolu’nun sosyal ve ekonomik yaşamı için mekansal olarak bir anayasa hükmü taşıyacaktır.
Bolu için hayati önemi vardır. Planın gelecekteki işlevselliği hakkında “zihnimizdeki sorulara ek olarak” planlama tekniği ile ilgili bazı hususları da öğrenme ihtiyacındayız.
- Ç.D. Planının ne olup ne olmadığı, plandan beklenenler vs. konularında Valilik ve Belediye görevlileri ile ilgili tüm sivil toplum örgütleri bilgilendirilmiş midir?
- Bunlar yapıldı ise ilgililerin ön görüşleri alınmış mıdır?
- Alınan görüşlere göre hazırlanan avan proje görüş sahiplerinin incelemesine sunulmuş mudur?
- İlgililerin; avan proje ile ilgili raporlarını vermeleri sağlanmış mıdır?
- Çıkan sonuçlara göre hazırlanan uygulama planı, ekonomik ve sosyal yaşamda söz sahibi sivil oluşum ve derneklerin görüşüne sunulmuş, önerileri alınmış mıdır?
- Sivil oluşum ve derneklerin önerileri de dikkate alınarak; tahsis edilen uygulama planı il konseyinin (Ek-1) tam desteğini almış mıdır?
- İl Konseyinin de desteğini alan uygulama planı; halkın görüp bilgi sahibi olması için sergilenmiş midir? Sergilenen planın halkın ekseriyetinin talebi halinde revize edilebileceği belirtilmiş midir?
Bunlar yapılmamış ise Boluca,
EŞŞEĞİ MALDAN BİZİ ADAMDAN SAYMAYALLA, CEMAAT NE DERSE DESİN İMAM BİLDİĞİNİ OKUYYA,
Demezler mi?
Ticaret Odası Başkanı S. Turgut Kalaycı [Ç.D. Planı çalışmalarının başlangıcında] dönemin Valisine: S. Valim, Plan çalışmalarına biz de katılsak, bilgi sahibi olsak demiş. Vali Bey’de olur mu öyle şey, bu plan arazilerin değer değişikliklerine sebep olur, RANTLAR meydana gelir. İşe siz katılırsanız, RANT kavgalarına başlarsınız demiş.
Vali Bey doğru söylemiş. Ç.D. Planı yapılırken mahdut kişilerin haberi olursa rant paylaşımı kaçınılmazdır.
Vali Bey planı Ticaret Odası Başkanı’ndan bile gizlerken, bazı kimselerin el altından bilgi almasını nasıl önlemiş bilmiyoruz...!
KURT DUMANLI HAVAYI SEVER
Planı yaptıran ve yapanlar ne kadar dürüst olursa olsunlar, “İŞ KAPALI KAPILAR ARDINDA YAPILDIĞINDA” mutlaka haksız menfaat sağlayanlar olur. Olmasa bile RANT dedikoduları çıkar. Haksız kazancı önlemenin yolu, planı halkın tümünün gözü önünde,”ŞEFFAF bir biçimde” yapabilmektedir. Bolu; haksız kazancı seven vurguncuların, ağzını sulandıran, nefis bir ballı pastadır.
Bu kurtlar, “bu pastadan pay alabilmek için her türlü yolu dener. Kuzu postlarına girer. Hatta; topluma kendilerini “yardımsever olarak yutturup” alkışlatırlar.
Ek-1
İl Konseyine seçilme kriterleri;
- Bu konseye ekonomik ve sosyal hayatın içinde yoğrulan, bilgi, tecrübe ve uzmanlığı ile temayüz eden, yaşamını Bolu’ya bağlamış kişilerden seçilmelidir.