Köroğlu destanı, bir isyan name'dir.

Bolu halkının çektiği, çileleri anlatır.

Bolu beyi, halka çile çektirenlerin sembolüdür.

Halkın suçu: Sessiz, tepkisiz, itaatkar oluşudur.

Aslında erdem olan bu özellik, hep sömürülmüştür.

Sömürenler de, içimizdendir.

Menfaat uğruna, çileye göz yumarlar.

Bu senaryo, değişmez.

Çekilen çile, bitmez,

Çekenler, zamanla çileleri masallaştırır.

****

İşte size, bir çile masalı:

Ağzı var dili yok, bir ana varmış.

Herkes, ona koyun muamelesi yaparmış.

O da zamanla alışıp, kendini koyun sanmış.

Bir de kuzusu varmış, canlı, heyecanlı, doymak bilmez.

Kendi yemi bitince, anasının yemine yanaşırmış.

Bir yandan da, anayı emermiş.

Ana, sesini çıkarmazmış.

Kuzu iyice semirmiş.

Anadan, alımlı-çalımlı olmuş.

Sonunda; Hükümet, kuzuyu anadan ayırmış.

Kuzuyu teşvik etmiş, yemini artırmış.

Anayı terk etmiş.

****

Teşvik masalı, masal değil gerçektir.

Çilemizi anlatır.

Bu gerçeğe, birkaç kişi itiraz ettik.

Bolu platformu oluşturduk.

Bir rapor hazırladım.

Ona dayanarak:

_ D.İ.E. aleyhine tespit davası açtık.

_ Medyanın dikkatini çektik.

_ Bakanlara, raporu arz ettik, hak verdiler.

Başbakanla görüşmek gerektiğini anladık.

Milletvekillerine, Başbakandan randevu için, rica edip döndük.

****

Barutumuz, hep bir atımlıktı.

Korktuğum oldu.

Başbakandan randevu alınamadı.

İzzet Baba, Milletvekillerinin yapamadığını yaptı.

Başbakan, onun davetini kabul etti.

Fırsat, ayağımıza geliyordu.

Bolu'da, taşlar yerine oturmuştu.

[Ticaret odası seçimleri yenilenmiş, seçilenler belli olmuş, Milletvekilleri raporu dinlemiş, platformdan Umut Oran, T. Odası meclis başkanı yapılmıştı.]

Senaryo, gerçek olma yolundaydı.

Oran ve meclis, Bolu'yu ayağa kaldırır diye düşünüyordum.

****

Hala, platform sözcüsü olduğumu sananlar, hazırlıkları soruyordu.

Hepside binlerce insanın, Başbakanı karşılamasını, arzu ediyordu.

Fırsat, bir daha ele geçmez, tek nefes olup, sıkıntıları anlatmalı diyorlardı.

Yeni meclis, siyasiler ve örgütler, fırsatı kaçırmaz diyordum.(1)

Ama!

Endişelenmeye başlamıştım, hareketlilik yoktu.

Umut Oran'ı arayıp, hazırlıkları sordum.

Uğrarım dedi, uğramadı.

Hazırlanmamış olmalarından korktum.(2)

Ziyafet nedeni ile karşılamada bulunamadım.

Başbakan ve zevat teşrif etti.

Yemekleri beğendi, takdirini yazdı.

****

Başbakan'ı getiren:

1- İzzet Baba'ya saygısı.

2- Bolu halkını dinleme, arzusuydu.

Herhalde, eli boş gelmemişti.

Niyeti dertlere deva bulma, halk ile kucaklaşma idi.

-Halkı dinleme, istekleri öğrenip, nabız tutma imkanı verilmedi.

-Vermek istediği, müjde ve vaatleri, açıklayamadı.

****

Acaba, yeterli hazırlık yapılmamış mı idi?

İyi bir planlama ve koordinasyon olsa, bildiri kargaşası yaşanır mı idi?

Lüzumsuz polemik doğar mı idi?

Bir çuval incir berbat edildi.

Ümitlerimiz suya düştü.

Kılavuzu karga olan misali, Bolu'nun burnu, sıkıntıdan zor kurtulur.

Bu beceriksizliği, bizden başkası yapamaz.

****

Sorumlusu, halkımız değildir.

Temsilcilerimizdir.

Toplum hizmeti; yeterli bilgi, beceri, görgü, yürek ve niyet ister.

Yetersizler, halkın önünü tıkar.

İşimiz Allah'a kaldı.

Allah yardımcımız olsun.

Amin.

(1) Halk, neden ilgisiz kaldı?

*Teşvik de, Bolu-Düzce ayırımı halkı üzmüş olabilir mi?

****

(2) Başbakana rapor sunup, örneğini ajanslara dağıttılar mı?

Yoksa ciddi bir rapor yoktu da, duyulmasın diye,? kapalı kapı metodu? mu kullandılar?

Neden, Oda üyelerinin tamamını, meydanlara toplamadılar, döviz pankart açtırıp, sıkıntı ve istekleri söylemedi ve söyletmediler?

Böyle bir fırsat kaçırılır mı idi?

****

NOT:1- Sorumlu Bolu Beyleri, halka hesap vermelidir.

Hesap vermezlerse: Gün olur, devran döner, Köroğlu (suskun halk*) hesap sorar.

* Suskun at'ın çifte'si pek olur.