Kim mi?
Kim olduğunu;
*-çocuklar bilemez.
*-gençler umursamaz.
*-Yaşlıların da pek çoğunun,
?gönül gözü ya kapalıdır, ya da çapaklı?,
o nedenle, fark edemezler.
Ama o?
Ansızın geliverir.
****
[Ameliyatım sonrası,
?ameliyat esnası hissettiklerimi?,
anlatma ihtiyacındaydım.
Bunun için yukarıdaki paragrafı yazmıştım.
Ama yazıyı tamamlayamamıştım.]
****
Ameliyatım sırasında bana da uğrar gibi olmuştu.
Nefesini, ?ruhumun ensesinde? hissetmiştim.
[O nefesi hissetmiş olmaktan dolayı korkuya kapılmamıştım.
*-Tarifsiz bir sevinç kaplamıştı yüreğimi.
*-Coşkulu ?bir renkler? alemindeydim.
*-Ortam harikaydı.
*-Bilincim yerindeydi.
(Doktorların seslerini duyuyor ama anlayamıyordum)
*-Ameliyatın bitmemesini,
?sonsuza kadar sürmesini?
arzuluyordum.
*-Mutluluğun tepe noktasındaydım.
*-Ruhum latifleş, tüy kadar hafiflemiştim.
*-Tarifsiz bir sevinçle sonsuzluğa doğru süzülüyordum.]
Ne hikmetse, son anda vazgeçti.
(Top direkten döndü.)
Anladım ki, daha nefes sayım bitmemiş.
Takdir-i İlahi, ne denir!
****
Kısa bir nekahet döneminin ardından,
o duyguların tesiri azaldı.
Dünyevi meseleler öne çıktı.
Gene başladı mahut, harala, gürele.
?Adam sende? de diyebilirsen!
Diyemedim,
?Dünyevi meseleler denizinde,? debelenmeye başladım.
Derken, gelen bir ?son pişmanlık? e-postası, beni o denizden çekip aldı.
****
Şimdi size,
o ?son pişmanlık? e-posta iletisini sunuyorum.
Lütfen okuyun.
Belki tekrar tekrar okuma ihtiyacı hissedersiniz.
Belki de derin derin düşünürsünüz.
[Aşağıdaki dizelerin ait olduğu görüntülü sunumu,
?http:// www.bolununsesi.com/habersiz.asp sayfamızdan mutlaka izleyin.
Sunum ve müziği çok ama çok etkileyici.]
****
İşte o e-postanın tam metni:
GELİVERDİN HABERSİZ
Ne olurdu üç beş yıl önce haber verseydin
Hiç değilse rüyama bir kerecik girseydin?
Aşk, meşk derken dünyadan bir türlü kopamadım.
Senden özür dilerim, hazırlık yapamadım?
Görüyorsun yanımda ne valiz var, ne bavul.
Uykum öyle ağır ki, ne zil duydum, ne davul.
Yaşım yetmiş olsa da, gör ki fıkır fıkırım.
Bu cümbüşlü alemi, ben nasıl bırakırım?
Hani bir söz vardır ya ? Yaş yetmiş, iş bitmiş.?
İnan ki, bu bir yalan, bunu diyen halt etmiş?
Ey Azrail! Dur biraz, sana yalvarıyorum.
Yasal haklarım için, bir avukat arıyorum.
Hayallerim, düşlerim, yarım kalan işlerim
Estetik yapılacak daha burnum, dişlerim.
Elli yaşımda ancak, voleyi vurabildim.
Hortumlar sayesinde holdingi kurabildim?
Gerçi ucuza verdim, şerefin kilosunu
Ama böyle kazandım, şu uçak filosunu?
Ey Azrail! Ne olur bozulmasın pazarım.
Sana şöyle yüklüce, bir çek bile yazarım?
Şu masmavi havuzlu sarayıma baksana
O daracık mezarda, yazık olmaz mı bana?
Ölmemi bekliyorlar inan ki seziyorum?
Arkamdan göstermelik, iki damla gözyaşı.
Bir de şöyle büyükçe yaldızlı mezar taşı.
Tahmin ediyorum ki, mevlit de okuturlar.
Ortalığı birazcık gülsuyu kokuturlar.
Araya reklâm konur, bir ilahi aryası.
Mevlit bitince başlar, dedi-kodu furyası.
Etlerim, kemiklerim, didik didik edilir.
Ben az gelirsem eğer, köklerime gidilir.
Ey Azrail!
İnan ki hazırlığım yok daha,
hele şu din konusu, çok karışık bir saha.
Bazı büyük ağabeyler, köşeleri tuttular.
İrtica diye diye, beni de korkuttular.
İlahiyat adına, ekranda iki kaçık.
Kimlerin kuklaları oldukları apaçık.
Âlim zalim karıştı, renkleri seçilmiyor.
Velisiz kaldı sokak, deliden geçilmiyor.
Bu cinnet kervanına, kocabaşlar dâhiller.
Tuz bozulmuş, ne yapsın bizim gibi cahiller?
Henüz daha gündemde ne oruç var ne zekât.
Ne Kur?an?la tanıştım, ne de kıldım bir rekat.
Gönül desen henüz genç, daha haccım duruyor.
Nerde bir taze görsem, kalbim küt küt vuruyor.
Edemedim bir türlü şu nefsimi terbiye.
Ortalıkta ne görse tutturuyor ver diye.
Ey Azrail! Bilirim, gelince beklemezsin.
Tükenen vadelere saniye eklemezsin.
Bu satırlar, boş geçen bir ömrün hikayesi
İbret alanlar için, son pişmanlığın sesi.
Bilmem ki, bir duvarda, bu mütevazi çaba
Bir küçücük pencere açacak mı acaba?
Cengiz Numanoğlu
****
Siz bu söylemin son kıtasını nasıl yazmak istersiniz?
(Ansızın gelivermesini beklemeden?)
****
Bir düşünün !!!
Belki bazı şeyleri
?son pişmanlık anı gelmeden?
Düzeltebilirsiniz...
!!!!!!!???????
Ne dersiniz?