Gecen hafta masamda bir paket buldum.
AİBÜ den gönderilmiş.
Açtım içinden,
?remarkable trees of the world?
Başlıklı İngilizce ?nefis baskısı olan? bir kitap çıktı.
Kitap kapağı içinde,
bana hitaben yazılmış bir yazı vardı:
[Sayın Yurdaer Kalaycı?ya en iyi dileklerimle
İmza
Bolu 9.XII.2007]
İmza kime ait olduğunu çıkaramadım.
Başka da bir not, kartvizit v.s yoktu.
****
Bir gün sonra;
Sayın Rektör ile telefon konuşması yaptık:
-Bizde size verilmek üzere,
bırakılmış, bir emanet var.
Bir türlü fırsat bulup size getiremedim,
dedi.
-Ben de;
dün üniversiteden bana bir paket gönderilmiş,
İçinden, dünyada ki efsaneleşmiş ağaçlarının,
fotoğraflarını gösteren,
bir kitap çıktı.
Kitap bana armağan edilmiş.
İmza, tarih var isim yok.
Kime teşekkür edeceğimi bilemedim,
dedim.
Sn rektör gülümsedi;
O kitap Sn Gazi Yaşargil?den,
bahis ettiğim emanet oydu.
Demek ki sekreterlik göndermiş,
dedi.
Çok sevindim.
****
Sn Yaşargil?i ilk defa 2007 Eylül ayında,
AİBÜ açılış töreninde, ilk dersi verirken görmüştüm.
Tören sonrası grup halinde,
Yurdaer Mutfak Sanat Merkezi?ne gelmişlerdi.
****
Tablolarımı gezmiş,
yemeklerimizden yemiş,
Yemeğin sonuna doğru da,
bir sürpriz yapıp;
?Bilim hazinesinin tümünü?
(ameliyatlarının binlerce olan video çekimlerini, tüm kitaplarını)
Bolu?ya armağan edebileceğini ifade etmişlerdi.
****
Ben de sayın rektörümüzün
bu fırsatı kaçırmayacağını söylemiştim.
Rektörümüz de tasdik etmişlerdi.
****
Ardından Üstat,
benim ile ilgili,
duygularını yazıya dökmüştü:
Bilim, teknoloji, sanat, felsefe
ve dinin birlikte,
ahenkle birleştiği bu mekanda,
hayatımızın en güzel
saatlerini geçirdik
ve Türk yemeklerinin,
nefis tatlarıyla mesut olduk.
Büyük sanatkarımız,
Bay Yurdaer Kalaycı?ya
uzun ömürler
ve muvaffakiyetler dilerim
Gazi Yaşargil
28 Eylül 2007
****
Çok mutlu olmuştum.
Hem Bolu, hem de kendim için.
Çünkü, bir kamil insan,
bir bilim efsanesi,
Bolu?yu tercih ettiği müjdesini veriyor,
bana da iltifat ediyordu.
****
O mutluluk duygusu içinde,
01.10.2007 t.li köşe yazıma
BOLUDAN BİR EFSANE GEÇTİ; ?PROF DR GAZİ YAŞARGİL?
Başlılığını koymuştum.
Ertesi hafta da
ÜÇ DEV ADAM VE AŞKLARI
başlıklı bir yazı yazmış,
onda da,
ulu bir çınar ağacı gibi olan,
o efsaneden söz etmiştim.
****
Şimdi de o ulu çınar,
efsaneleşmiş o kamil insan;
?kendisi gibi olan?,
?en ulu, en nadide?,
ağaçlarının kitabını,
bana armağan ediyordu.
Çok anlamlı...
****
İlaç gibi geldi bana.
Mutlu oldum.
Çünkü:
son günlerde,
?gibi işlerden?
ve de azarlanmaktan,
iyice sıkılmıştım.
****
Eee be bilader,
Sen de dilini tutuver demeyin.
Tutamam.
****
Dilim sivri,
sözlerim ok gibidir.
Allah?tan başkasına,
eyvallahım yoktur.
Doğru bildiğimi söyler,
doğru bildiğimi yaparım.
Tek başıma da kalsam,
sinip susmam.
****.
Ama bazen,
bunaldığımı hissederim.
O anlamlı kitap,
Hızır gibi yetişti.
Sıkıntımı giderdi.
Rahatladım.