Her bayram, arife günü mezarlıkları ziyaret ederim.

Üniversite de okuduğum yıllarda:

Kabir ziyaretinin ilkel bir adet olduğunu düşünürdüm(1).

Konu açıldığında:

*- Ruhların mekanı yoktur.

*-Oturduğun yerden, dua etsen de olur, derdim.

Kabir başına gidip dua etmeyi, anlamsız bulurdum.

Etraftan çekindiğim için de;

istemeye, istemeye giderdim.

****

Okumayı bana sevdirenlerden; Allah razı olsun.

Bol, bol okudum.

Okudukça, cahilliğimi anladım.

Anladıkça; daha çok okudum ve düşündüm.

Düşünerek sorguladım.

Sorguladıkça:

Maddi alemi de içine alan; mana aleminin varlığını fark ettim.

Yok olduğunu sandığım; yüce değerleri, özümledim.

Aklım, yüreğim, birlikte; ?La ilahe İllallah? demeye başladı.

Gönül gözüm aralandı.

****

Böylece:

Göremediklerimi,görmeye, duyamadıklarımı, duymaya;

hissedemediklerimi, hissetmeye başladım.

Mezarlıklar, beni ürkütmez oldu.

Oralara, isteyerek gittim.

****

.Ahret'e intikal eden yakınlarımı, ziyaret için, mezarlıklara her gidişimde;

bir yığın 'tanıdığın' kabri ile karşılaşırım.

****

Kimler, kimler çıkar karşıma, bir bilseniz!

Hatıralarım canlanır.

Maziye dalıp, 'iç alemimde' sohbete başlarım.

Sanki 'o günleri', 'acısıyla-tatlısıyla' yeniden yaşarım.

Sohbet uzadıkça uzar.

Oradan ayrılmayı,canım istemez.

Zamanın nasıl geçtiğini, anlayamam.

Sohbete devam etmek isterim..

Ama, çaresiz!

Fani aleme geri dönerim.

****

Dönüşümde kendimi;

hiç tanımadığım bir yere gelmiş gibi, hissederim.

Kabristandakinin aksine, çoğunluğu bana yabancı;

bir yığın insan, vıngır vıngır etrafta.

Selam, aleykümselam bile yok denecek kadar azalmış.

Babil kulesine mi geldim ne diye düşünürüm?

Sanki, yüreğime taht kuran, 'şirin Bolu' yok olmuş gibi gelir bana.

Bayram(2) namazını, Büyük Cami de kılarım.

Başka cami de kıldığım zaman, içim burkulur.

Neden mi?

Anlatayım:

*-Rahmetli babam;

hanım, Yurdaer'i yarın sabah erken kaldır;

bayramlıklarını giydir.

Bayram namazına götüreceğim, dediğinde, çok sevinmiştim.

Erkek oluşumun tesciliydi bu..

Annem sabah erken kaldırıp, bayramlıklarımı giydirmişti.

(Bayramlık ayakkabıları yastığın üstüne bırakıp, uyumuştum.)

Onları kendim giymiştim.

Evden çıktığımızda, 'çocukluk dönemimin bittiğini' sanmıştım.

Yürüyüşüm değişmişti.

Kaldırım taşlarına, babam gibi basmaya çalışmıştım.

Caminin kapısından girerken;

erkekler dünyasına ilk adımı attığımı fark etmiştim.

Cami dönüşü, artık;

(anneannemin dediği gibi)

evin ikinci erkeği bendim.

O camide başlamıştı, toplumsal sorumluluk duygum.

****

Bu bayram da;

Büyük camiye gittim.

Namazdan sonra, çıkan çıktı.

Geride kalanlarla, bayramlaşma başladı.

İnsanın yüreğini incelten, ne güzel bir adettir o.

****

*-Vaiz, cami imamı, vali üçlüsü; tebrikleri kabule başlar.

*-Tebrikini bitiren sıraya geçip, tebrik kabul eder.

*-Halka oluşmaya başlar.

*-Halka büyür de büyür.

*-Helis(3) oluşturur.

*-En son kişi de bayramlaşmayı tamamlayınca;

hoca efendi dua eder.

O muhteşem helisi oluşturanlar, 'hep birlikte' Allah'a el açıp, duaya katılır, 'amin' der.

*-Caminin içine ilahi sevgi dolar.

*-İnsanların yüzü güler.

Cami çıkışında;

*-hava aynı havadır ama, 'mis gibi' kokar.

*-Puslu bile olsa, 'güneş' başka türlü parlar.

İnsani sevgi ve hoş görünün, buram, buram tüttüğü;

ilahi bir ortamdır bu.

****

Keşke:

Kimimizin içinde az, kimimizin içinde çok olan;

şeytan devreye girmese!

Hep böyle;

ilahi güzelliğin yansıdığı, duygular ile dolu kalsak.

Ne de güzel olur.

Dünya cennete döner.

Ne aldatan!

Ne de aldanan, 'hakkı yenen, suskun, tepkisiz ve bilinçsiz' yığınlar olur.

Hikmetinden sual olunmaz, ama;

Kimilerinin camide yumuşayan kalbi, camiden çıkınca, hemen katılaşır.

Kimileri de; ( ilahi güzelliğin, kalpleri yumuşattığı,o ortama girmediklerinden)

nasip alamaz, kalpleri katı kalır.

İlahi rahmet yağmaz olur.

İnsanlar birbirleri ve kaderleri ile baş başa bırakılır.

****

Küçük menfaat beklentisi ile:

Neme lazım, bana ne deyip; tepkisiz kalanlar,hep aldanır.

Hakları göz göre, göre yenir.

****

Ya Rab'i!

Hepimize:

Akıl, izan, vicdan, insaf ve hepsinden önemlisi;

gerçek iman, nasip et.

****

İçimizde var olan, şeytan musibet'ini:

*-Kendi kendimize, içimizden atma gücü ver.

*-aklımızı başımıza almamızı,

haklarımızı savunma bilincine ulaşmamızı, nasip et.

*-bize, 'bizden başkasının' sahip çıkmayacağını,idrak ettir..

****

Layık olmadıklarını bile, bile;'Ayak oyunları ile' toplumun önüne gecenler var ise:

*-Onlara hap yapıp, köşe kaparak, 'vezir' olunamayacağını;

sonunda, 'rezil' olunacağını, fark ettir..

*-Tüm Bolu halkının idrakini artır.

*-Bizi: 'Deliye her gün bayram'; zavallılığına düşürme.

*-Merhametini üstümüzden eksik etme; Allah'ım.

AMİN!

****

(1) = Batı kültürünün 'aptal aşığı' olduğum, 'var oluşçu' düşünceyi, bir matah sandığım toyluk dönemimde .

(2)= Çocukluğumun bayramlarının tadı; zihnimin damağından hiç silinmez.
Gizemli, insanı mutlu eden, bin bir gece masalları gibidir.

(3) = Helis= Kainat sırrının sembolü; mikro ve makro 'kozmosun' özü.