Sevgili Atatürk,

Atalarımızla birlikte istiklal savaşını kazandınız.

Bize kula kul(1) değil ?cumhur'sunuz? (2)dediniz.

Cumhuriyet(3) rejimini kurdunuz.

Kuruluş günü olan 29-ekimi, bayram ilan ettiniz.

Ardından bir vasiyetname(4) ile,onu biz gençlere(**) emanet ettiniz.

Vasiyetiniz, uyarılar ile dolu idi.

*-Dahili ve harici bedhahların(5) olacaktır.

*-Memleket dahilinde iktidara sahip olanlar, gaflet(6), dalalet(7) hatta hıyanet içinde bulunabilirler.

*-Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler.

*-Millet fakr ü zaruret içinde, harap ve bitap düşmüş olabilir.

Diyordunuz.

İlk yıllar her şey yolunda gitti.

Talimatınız doğrultusunda, öğünüyorduk.

Öğünme;

öz güvenimizi artırıyordu.

Dağı- taşı marşlarımızla gümbürdetiyorduk.

(*)-Çıktık açık alınla, on yılda her savaştan;
On yılda on beş milyon genç yarattık, her yaştan.
Başta, bütün dünyanın saydığı Başkumandan;
Demir ağlarla ördük, Anayurdu dört baştan.

Türk'üz, Cumhuriyet'in, göğsümüz tunç siperi
Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde Türk ileri.

Bir hızla kötülüğü, geriliği boğarız,
Karanlığın üstüne, güneş gibi doğarız
Türk'üz, bütün başlardan üstün olan, başlarız;
Tarihten önce vardık, tarihten sonra varız.

Türk'üz ,Cumhuriyet'in, göğsümüz tunç siperi,
Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri.

Çizerek kanımızla, öz yurdun haritasını,
Dindirdik, memleketin yıllar süren yasını.
Bütünledik, her yönden İstiklâl kavgasını,
Bütün dünya öğrendi, Türklüğü saymasını.

Türk'üz ,Cumhuriyet'in, göğsümüz tunç siperi,
Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde Türk ileri.

Örnektir, milletlere açtığımız yeni iz,
İmtiyazsız, sınıfsız kaynaşmış kitleyiz.
Uyduk görüşte bilgiye, gidişte ülküye, biz.
Tersine dönse dünya, yolumuzdan dönmeyiz.

Türk'üz, Cumhuriyet'in, göğsümüz tunç siperi,
Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde Türk ileri.

Öğünerek;

inançlı, gururlu ve kararlı hale geldik.

Kendi kendimize:

Bir Türk dünyaya bedeldir gibi, deyimler türettik.

Bu sayede çok şey başardık.

Başardıkça da şımardık.

Vasiyetindeki uyarıları dikkate almadık.

Şuurumuzu geliştirmedik.

****

Başka yöreleri bilemem, ama;

Bolu'da:

Zamanla heyecan azaldı.

Dahili ve harici bedhahlar çoğaldı.

****

Kula kul olmaya alışkındık

Kolay değildi, alışkanlıklar dan kurtulmak

[Ulufe, torpil, kayrılma ve rüşveti severdik .

Toplumsal düşünceyi sevmezdik.

Güdülmeye, itaat etmeye meyyaldik.]

Hızla alışkanlıklarımıza geri döndük.

****

Bedhahlar, türlü-çeşitli masallar anlattı.

Gaflet uykusuna daldık.

Uyanmak istemedik.

El elin eşeğini türkü çağırarak arar, dediğimiz halde:

?Büyüklerimiz bizden iyi bilir? deyip, rahatımızı bozmadık.

Aymazlıkların hesabını sormadık.

Sorduklarımızın da cevabını alamadık!

Adam sende deyip, hiştayamaduk.(9)

Dalalete düştüğümüzün farkına varamadık..

****

Hala uyanmak istemiyoruz.

Bizi kendilerinin kulu kabul edenler;

alemlerinde mest.

Köpeksiz köyde değneksiz geziyorlar.

Haklarımız yeniliyor, fırsatlar kaçıyor;

umurlarında değil.

Kendi dümenlerinin peşindeler.

*-Burası Bolu;

öyle de olu, böyle de olu

Deyip, umursamıyorlar.

****

Bu halimiz ile biz kul'a kul değil miyiz?

Hayır biz ?cumhuruz? diyebilir miyiz?

Bu durum bize mehel(8) değil mi?

NOT: Atatürk bile bizi uyaramadığına göre:

Biçare Yurdaer ne etsin?

(*)-Onuncu yıl marşı

(**)65 yaşında bir Türk genciyim, emanete sahip çıkmaya çalışıyorum.

(Gelin hep beraber sahip çıkıp, bitirelim aymazlıkları.)

(1)-Kula Kul = Yönetenlerin malı, kayıtsız şartsız boyun eğen, fikri sorulmayan.

(2)-Cumhur = Mutlak hakim, hesap soran, karar veren halk.

(3)- Cumhuriyet = Halkın, kendi kendini yönettiği rejimin adı.

(4)-Vasiyet = Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi

Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyet'ini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur

Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir.

İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır.

Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin!

Bu imkân ve şerait, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir.

İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.

Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.

Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler.

Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr, ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı!

İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen;

Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır!

Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!
20 Ekim 1927

(5)-Bedhah = Kötü yürekli,halkı düşünmeyen, çıkarcı.

(6)-gaflet = Aymazlık

(7)-Dalalet=Sapkınlık, doğru yoldan ayrılma

(8)-mehel = layığını bulma

(9)-hiştayamaduk= ses çıkaramadık