(İttifakça, kovulup-azarlanışım)

Başıma ne geliyorsa; burnum yüzünden geliyor.

Bana ne çileler çektiriyor, bir bilseniz.

Ne aman dinliyor, ne zaman.

Olmadık zamanda, başıma türlü türlü işler açıyor.

Uzun zaman önce burnum, Çevre Düzeni Planı'na bulaştı

Bir türlü Plan'ın peşini bırakmadı.

Halbuki o kadar da söyledim, sana ne diye.

Dinleyen kim!

Sanki; başçavuşun eşeği osuruyor.

Burnumdan çektiğim yetmezmiş gibi, dilim de katıldı ona.

Ben biri ile baş edemezken, bunlar oldu iki.

Müzevir kulağım, üç hafta önce, Ç.D.Planı il konseyi toplantısı yapılacağını duymuş. Burnuma söylemiş, o da dilime fısıldamış.

Ahbap-çavuşlar, davetsiz kalkıp gitmişler toplantıya.

Memleketin; halaskarları oradaymış.

Toplantıya gelmeden önce yıllarca:

Geceyi gündüze katıp kafa patlatarak, formüller aramışlar.

Bulduklarını Ç.D.Planı'na yerleştirmişler.

Gayeleri; uyuyan Bolu halkını uyandırmayıp, rahatlatmakmış.

Öyle de güzel masal anlatırlarmış ki, deme gitsin.

Ayının kırk türlü masalı olurmuş, hepsi armut üstüne.

İşte o hesap.

Bunların da masalları; Bolu yaylaları ve verimli toprakları üstüneymiş.

Anlatmışlar da anlatmışlar, şöyle-böyle diye.

Kimseden çıt çıkmazmış, herkes dinler gibi yaparmış.

Toplantının sonuna doğru, pis kokulardan bunalan burnum, dilimi tahrik etmiş.

Hadi konuş diye!

O da sazan gibi atlayıp ortaya:

Yaylaların-verimli toprakların hali nice olur gibi ipe sapa gelmez laflar etmiş.

Hay benim hınzır dilim, dibinden kopasın, emi!

Sana ne ki!

Tasayı Yurdaer çeksin.

Bu devirde kendine korumalar tutmak kolay mı?

Ben kara kara düşünürken, çeteye kalemim de katılmış.

Boluca köşesine yazılar döşenmeye başlamış.

I- Çevre Düzeni Planı mı?

Çevre Tüketme Planı mı?

II-Çevre Tüketme Planı'nın perde arkası

O yazılar, ?Bayındırlık Bakanlığı, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası ve yargının söylediklerini? tekrarlarmış.

Halaskarlar, o yazılara çok kızmış.

Güya, perşembe toplantılarından dışlandığım için, kızgınlıkla yazmışım.

Ardından Valilik kulağıma:

Bayındırlık Bakanlığı'nda 2/3/2005 günü, Ç.D.Planı nihai toplantısı yapılacağını söylemiş. Bizimkiler, Meraklı Melahat ya!

Sabahın köründe kalkıp Ankara'ya gitmişler.

Toplantı salonunda:

- Bayındırlık Bakanlığı ve sair bakanlıkların temsilcileri,

- Vali Yardımcısı İsmail Bey,

- Bolu bürokratları,

- Milletvekili Mehmet ve Metin Beyler,

- Belediye Başkanı Alaaddin Bey,

- Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Turgut Bey,

- Bolca Hindi'nin sahibi Şerafettin Bey,

varmış.

Bir kenara oturup, dinlemeye başlamışlar.

Az kalsın unutuyordum, benim çete, toplantıya İnşaat Mühendisleri Oda Başkanı Şenda Hanım'la gitmiş.

Konu yaylalarmış.

Bakanlıktan olanlar, ?göz yummaya devam edilirse, 4500'e çıkan kaçak ev(1) sayısı, yarın 45000 olur? dermiş

Bolu Ekibi de: ?Elemanımız-aracımız eksik, yıktıramayız. Ama yaylaların sınırlarını belirleyebiliriz? dermiş.(2)

Tartışma sürerken dilim durmamış; ?cennet doğamız can çekişiyor, göz yumulunca(3) kimse yasa, sınır dinlemez, kalan ormanlar da yok edilir? demiş.

Vay sen misin öyle diyen; ?açıl susam açıl diye, ormanların kapısını aralamak isteyen ?Turgut birden gürlemiş.

- Bolu sivil toplumundan bir kişi çağırdınız, o da benim.

Yurdaer'in burada bulunmaya hakkı yoktur, dışarı çıksınnnn!

Gördünüz mü başa geleni!

Oysa Şerafettin de aynı durumda imiş.

O, benim gibi muhalif değilmiş.

Sessiz, Buda heykeli gibi oturur, sen de gelmeseydin der gibi bakarmış.

Turgut, Şerafettin'i fark etmezmiş!

Korkudan, dilim damağıma çekilmiş!

Bereket, kimse tutup kolumdan atmamış!

Akabinde:

Verimli tarım arazileri konuşulmaya başlanmış.

Bolu Ekibi ?Kör Hafız gibi? aynı şeyleri söylüyormuş..

- İştigâl eden tüzel kişi.

- İstisnasız tüm verimli topraklar.

- 5000 m2'den azı olamaz.

Direttikçe, diretiyor, Nuh deyip, peygamber demiyormuş.

Sonunda:

Bakanlık tarafı patlayıp: ?Bu plan Yedigöller yolu gibi yerlerin de kümeslerle dolmasına yol açar, bırakın bu yağma hevesini? demiş

Şenda'nın; verimli arazilere kesinlikle dokunulmamalı ikazı da, etkili olmamış. Uzlaşamamışlar.

En nihayet:

Bakanlık tarafı, diğer bakanlıkların yazılı görüşünü alalım,

neticede Valiliğin görüşü önemlidir deyip, noktayı koymuş.

İşte o anda; hiç umulmayan bir şey olmuş.

Sakinliği ile maruf Vali yardımcısı: Ekibimizin görüşü, vilayetin resmi görüşüdür.

Bundan böyle hiç kimse, rant-yağma gibi sözler sarf etmeye, gazetelere yazı yazmaya diyerek, haddimi bildirmiş.

Benim çete, az kalsın donuna dolduracakmış.

Oh olsun! Herkes haddini bilmeli!

Zavallılar, kendilerini ?hür düşünüp ifade edebilen? AB vatandaşları gibi zannetmişler.

Nerede o bolluk,

İşte böyle:

Siz bir kulsunuz, haddinizi bilip, oturun oturduğunuz yerde? deyiverirler.

Sevgili Bolulular:

Rahat rahat uyumaya devam edebilirsiniz.

Bağrınızdan yetişen has evlatlarınız, malınıza-mülkünüze sahip çıkar.

Çıkarları doğrultusunda kullanırlar.

Ara sıra hayırsız evlatlar çıksa da, üzülmeyin..

Nasıl olsa has evlatlarınız onların sesini keser.

Rahat uyuyun, rüyanızda; cennet Bolu'yu görün, mis gibi havasını koklayın, cıvıl cıvıl kuş seslerini dinleyin, çiçeklerini toplayın.

Sakın uyanayım demeyin, uyandığınızda, bu güzellikleri bulamayabilirsiniz.

Her taraf bok kokabilir.

Öyle bir sonuçla karşı karşıya kalırsanız da üzülmeyin.

Doğal servetinizi yok ederek zenginleşecek has evlatlarınız size bok kokusunu bastırıcı parfümler alır, sanal cennetler izletir.

İYİ UYKULAR!

Not:

1-Yayla barınağında barınma -yasaya göre- eskiden beri hayvancılıkla geçinenin hakkıdır.

Köy nüfusuna kayıtlı olma, yaylaya villa yapma hakkı vermez

Köy kökenli yerli bürokratlar, teknokratlar, siyasiler, sair etkili ve varlıklı olanlardan:

a-Yaylada evi olanlar;

Yaylaları korumak isteyenlere, muhtelif usullerle mani olmuşlardır. Kaçak yayla evleri, bu

yolla çoğalmıştır.

b-Yaylada evi olmayanlar;

Bir gün yasalar tavizsiz uygulansa bile, milli servettir yapılan yıkılmaz diye, ellerini çabuk

tutup, yaylaları kaçak ev ile doldurmuşlardır.

Bunlar çok sıkışınca OY silahını çekerler.

Hepsi bir araya gelip menfaat duvarı oluştururlar. Mani olmak çok zordur.

2- Yayla evlerinin yıkımı istenince, ne elaman vardır ne araç.

Herkes topu başkasına atar, kimse yıkıma yanaşmaz.

Oysa çok kolaydır, kaçak yayla evlerini yıkmak,

Sadece kararlı olmak gerekir.

Gerede Yümlü Yaylası'nda, kaçak yayla evleri böyle yıkılabilmiştir.

3- Sınır tespiti, yayla evi yıkmaktan daha zordur.

Sınır kavgalarında ne kanlar dökülmüştür.

Teknik olarak da, çok zahmetli ve pahalı bir iştir.

Bol uzman ister, uzun zaman alır, derin ihtilâflara sebep olur.

Ayrıca büyük menfaat oyunları oynanmasının ve haksızlıklar yapılmasının yolunu açar.

4- Kıraç alanlara organize hayvancılık bölgeleri kurulması ve boşalan orman içi köylerin tatil

köyü halinde yeniden yapılanması fikrini, neden duymak bile istemezler?

5- 4/3/2005 tarihli Resmi Gazete, Çevre Düzeni Planı tasdik yetkisinin, il özel idarelerine

devredildiğini ilân etmiştir.

Hayırlı olsun.

EK: Yeni seçilecek olan Ticaret Odası Meclisi'nin? kapalı kapılar devrine son verip? şeffaflık prensibine inananlardan oluşmasını temenni eder, seçimlerin hayırlı olmasını dilerim.