Türk Mutfağının, eski ihtişamına kavuşması için hazırladığım projeyi, 6. Türk Kültürü Kongresinde sunup, 25/11/2005 günü öğlene doğru Bolu'ya döndüm.
Projem beğenilmişti. Neşeliydim.
O akşam, Ticaret Odası'nın tertiplediği bir toplantıya katılacaktım. Toplantı için kalkarken, cep telefonum çaldı. Yeğenim İstanbul'dan arıyordu.
Babamı kaybettik dedi.
Şaşırdım, inanamadım.
On gün önce görüşmüştük.
Her sabah soğuk su ile banyo yapan, spor tutkunu bir insandı.
İnsan mantığına göre, ölümü akla gelmezdi.
Ama, Takdir'i İlahiyi, ?insan mantığının? kavraması imkansız.
Hikmetinden, sual edilemez. Allah rahmet eylesin, demekten başka çare yok.
Apar-topar yakınlarımla birlikte yola çıktık. Yol boyunca, tek kelime konuşulmadı.
Ölüm hüznü üzerimize kara basan gibi çöktü. İstesek de konuşamazdık.
****
Ölümün güzeli olur mu?
Ölüm, ölümdür.
Güzeli olmaz değil mi?
Öyle değilmiş. Meğer, ölümün de güzeli olurmuş!
****
Eniştem, emekli asker olduğundan, pek çok işi askerler halletti.
Askeri cenaze töreni yapıldı.
Tabut, bir süre top arabasında taşınıp, cenaze arabasına nakledildi. Mezarlığa gidecekler için, askeri otobüsler hazırdı.
Askeri yardıma rağmen, zorluk çoktu.
****
İstanbul'da mesafeler uzun.
Trafik dersen, yoğun mu yoğun.
Arap sacına dönmüş, gıdım, gıdım ilerliyor.
O yoğunlukta:
*-Karaca Ahmet'te ki mezarlıklar müdürlüğüne git.
*-Mezar yeri al.
*-Mezarlığın yerini, yolunu, harita da bul.
*- Araya, sora ?cehennemin esfel-i safilinde ki? mezarlığı bul.
*- Mezarı kazdır.
*-Kimi Mağripte, kimi Maşrıkta ki, eşe dosta haber ulaştır.
Anlatması bile yorucu.
Hele o cenaze konvoyunun mezarlığa gidişi.
İstanbul trafiğinde, kim kime, dum duma.
Cenaze konvoyu geçerken;
- yol verilmeli,
-saygı gösterilmeli;
öyle değil mi?
Ne gezer, kimsenin umurunda değil.
-Sanki herkesi ?cız? tutmuş.
-Kıçı yanık kedi gibi, telaşla koşuşturmadalar.
-Konvoyun arasına giren girene.
-İkide birde, konvoy param parça.
-Dur, bekle, geride kalanları gözetle.
-Kan ter içinde ulaş mezarlığa.
Daha neler, neler!
Anlatmakla bitmez.
O çileyi yaşayan bilir.
****
Bolu'da o çilelerin hiç biri yok.
Meğer: Bolu'da ölmek bile güzelmiş.
****
ÇAĞDAŞ ŞEYTANLAR
Gecen haftaki yazımı yarıda kesip, zevkle ?bilgisayarıma gelen bir mesajı? duyurmuştum.
[Mesaj: yürüyemeyenler için, elektrikli, engelli arabası hediye edecek bir kuruluştan ve görme engelli çocuklar arayan iki okuldan söz ediyordu. İhtiyacı olanlara, duyurulmasını diliyordu]
O mesajı köşeme alırken, sevinmiştim.
Onun ?kandırmaca olabileceği?, aklımın köşesine gelmemişti.
Yazım yayınlandıktan sonra, İstanbul'a gittim. Orada da, o mesajdan söz ettim.
Birkaç kişi bize de geldi deyince, içime kurt düştü.
Bolu'ya dönünce, bilgisayarımda, ?arkadaşımın? yeni mesajını buldum.
İşte o mesaj:
[Cevat kardeşimin mesajını hemen aktarıyor ve özür diliyorum.
______________
From: [email protected] (mail to :[email protected])
Sent: Monday, December 05, 2005 8:11 AM
______________
Sevgili Ömer ağabey merhaba ,
bu mesaj 2 yılı aşkın bir hoax, yani gerçek değil.
Yayıldığı zaman, adı geçenleri arayıp teyit etmiştim.
Her iki kuruluşta bizar vaziyetteydi.
Lütfen dağıttığın adreslere bildir de, aramasınlar.
Selamlar]
****
Nasıl bir rezilliktir bu?
Böyle bir konuda; yalan mesaj yayınlama..!
Akıl alır mı?
*-Nasıl yaratık bunlar?
*-İnsanlık tükeniyor mu?
Ne dersiniz?
*-Yoksa şeytanlaşmakta mıyız ?
Tövbe estağfurullah!