Bir Vali geldi, Bolu’ya

Alışılmışın, dışında.

Kasget giyen.

Devamlı gülümseyen.

Rahat hareket eden.

Halk çocuğu.

Uzun yılları mülkiye müfettişliğinde geçmiş.

Anarşinin yoğun olduğu dönemde, Tunceli’nde valilik yapmış.

Hizmetleri ile, sevdirmiş kendini, Tunceli halkına. Tepeden bakmamış. Ben Devletim dememiş. İlişkileri germemiş.

Halkın içine girmiş.

Dert dinlemiş, bana ne dememiş.

Sevdirmiş kendini

Çok yorulmuş. Kalbi bile dayanamamış, yoğun çalışma temposuna.

Tedavi ettirip kendini, devam etmiş yoluna. Tuncelili onu sevmiş, o Tuncelili’yi.

Benimsemiş Tuncelili’yi, Tuncelili gibi düşünmüş, Tuncelili gibi hissetmiş.

Mahrumiyet, sıkıntı bölgesi dememiş.

Kaçmaya çalışmamış.

Zaman geçmiş, Bolu’ya tayin olmuş.

Nekahat dönemindeyken, gelmiş Bolu’ya. O tarihte Bolu deprem mağduru. Dertli.

İnim inim inliyor.

Çare arıyor, yaralarına.

Bir yandan “Tunceli özlemi,” başlamış çalışmalarına.

Halka konuşun demiş.

Biz gelip, geçici insanlarız, devletin görevlisiyiz, iyi kullanın bizi, sıkıştırın.

Alışık mı ya Bolulu, öyle uluorta konuşmaya.

Açık açık fikir beyan etmeye.

Konuşan pek yokmuş.

Bu nedenle olsa gerek, il genel meclisi toplantısında: “toplantıları çok dikkatli takip etmeyen” meclis üyelerine;

“Kardeşim burası mahalli parlementodur. Sizler yerel parlementerlersiniz. Görevlerinizi, yetki ve sorumluluklarınızı, iyi bilin” demiş.

Oysa pek ala: Oh oh, uyuyun, biz ne lazımsa, “sizin adınıza” onu yaparız diyebilirmiş.

Her konunun, açık açık konuşulmasından yanaymış. Hükümet meydanında, harabe gibi duran, bir hükümet konağı varmış. Problemli..

Arap saçı gibiymiş, problemleri konağın. Neresinden tutsan elinde kalır. Üstünü örtmemiş, kokusu çıkmasın dememiş, halkın önüne koymuş. İşte problem. Tartışın demiş. Eğri neyse, doğru neyse çıksın ortaya.

Tartışılmış ama, bürokrasiden mi, neden bilinmez, problem çözülememiş, harabe ortada dururmuş.

Toplantı üstüne toplantı tertiplemiş.

Bolu’nun problemleri üstüne;

-Kardeşim, ben bir orkestra şefiyim, herkes görevini yapacak, sorumluluğunu taşıyacak, dermiş.

Ona göre; Bolu halkı meselelerine sahip çıkmalıymış. Bürokratlar, akademisyenler görevlerini tam yapmalıymış.

Ne mümkün?

Kimse ağzını açıp, tek kelime söylemezmiş. Kime kavak ağacında kavun biter mi, diye sorsa, nasıl bitmez Sayın Valim, kafam gibi kavun, kavak ağacında biter, dermiş.

Tabi, düşünen, üzülen, insanlar; hiçte az değilmiş. Lakin konuşmaz, yazmaz, çizmezlermiş. Öyle bir alışkanlık oluşmamış. Herkes susar ve dinlermiş. Öyle değil, böyle diyen, olmazmış.

Velhasıl, zormuş Valinin işi.

Bolu otoban ve D-100 karayolu üzerinde olduğundan, gelen gidende pek çokmuş.

Sade Hoş geldiniz, Güle güle ile uğraşsa, gün bitermiş.

Davet üstüne davet.

-Açılış töreni var, Sayın Valim.

-Bilmem ne konferansı var, Sayın Valim.

-Şuraya buyurun.

-Burayı unutmayın.

Onu dinle, bunu dinle, hata düzelt. Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık, durumlar olurmuş.

Herkes, her konuyu, bir yandan çekermiş.

O mu haklı, bu mu?

Yönetmelik var, tüzük var.

Efendim şu yasa, efendim bu yasa, o olmaz, bu dolmaz.

Pek fazla formalist te değilmiş.

İyi bir idareci risk alır, dermiş.

Takdirde cömertmiş. İyi bir düşünce, iyi bir fikir bulduğunda açık açık takdir edermiş.

Heyecanlıymış.

Bir kusuru varmış; çabuk sinirlenirmiş.

Sinirlendiğinde ince eleyip, sık dokumaz, olur mu, olmaz mı demez.

Öfkesini aktarırmış.

Bu nedenle üzdükleri de olurmuş.

İşin tuhafı; yanlış anlamaları, sinirlenmelerinin muhatabı, çoğu kez “kendini gerçekten seven, takdir edenler” olurmuş. Üzülürmüş, üzermiş.

Ne var ki, kindar değilmiş.

Sağ duyusu güçlüymüş.

Sezar’ın hakkını sezara vermekte, tereddüt etmeyenlerdenmiş.

Kalleş, iki yüzlü, kaypak değilmiş.

İş yapmaya istekliymiş.

Gözü tokmuş. Beklentisi yokmuş. Başarmak, eser bırakmak istermiş. Bugüne değil, geleceğe bakmayı, geleceğe imza atmayı istermiş.

Sevgili Bolulular işte size; “Boluca” bir vali fotogırafı.

Derdimiz bağcıyı dövmek değil, üzüm yemekse; bütünleşelim Valimizle.

Ha gayret diyelim. İnce eleyip, sık dokuyalım ama engelleyici de olmayalım.

Millet vekilimizin olmadığı bu dönemde, elde avuçta bir Valimiz var. Bütünleşelim onunla, destek verelim, destek isteyelim. Gayret edelim.

Kazanan Bolu olsun.

Ha gayret, Sevgili Valim. Yanındayız, iyi güzel işlerde, el ele verelim, aşalım engelleri.

Kolay gele...