?BİR VARMIŞ, BİR YOKMUŞ?

diye başlar masallar.

Peşrevi de vardır;

?Evvel zaman içinde,

kalbur, saman içinde.

Pire berber ,

deve tellal iken,

ben babamın beşiğini, tıngır mıngır sallar iken? gibi.

Bu dizeler asırlar boyu;

?zamanın izafi (fani) olduğu gerçeğini?;

ne de yalın anlatır.

****

*-Kimler üretmiştir bu dizeleri?

*-Ne zaman üretmişlerdir?

Bin mi, on bin yıl önce mi?

*-Neden çocuk masallarının başına yerleştirilmişlerdir?

Bilinmez!

****

İnsanların çoğu

bu ?katı gerçeği? kabul etmek istemez.

Direnir.

Çok ama çok zordur,

?yalan dünyadan? vazgeçebilmek.

****

Öylesine parlaktır ki:

*-Gözleri kör eder,

*-kulakları sağır.

*-Aklı da baştan alır.

Yıllar yılı ?fanileri? peşinden koşturur.

Ne fayda!

?İzafi zaman? yel gibi geçer.

?O an? gelir.

Sonuç:

?Bir varmış, bir yokmuş?

olur.

****

Her yıl ?O an'a? biraz daha yaklaşılır.

Yıl sonları, bir anlamda, ?fani hayatın? hesap dönemleridir.

Kimi ?Rap bana, hep bana? deyip;

?hesapsız-kitapsız?, yoluna devam eder.

Kimi de ?mizanına? göz atar,

?envanterini? çıkarır.

?Kar-zarar? hesabını yapar.

****

Dün gece

yatakta ?envantere? başladım.

Birden, ?kırmızı kaplı? defterim geldi aklıma.

Raf?tan alıp, karıştırmaya başladım.

****

Onunla 1958 de, dost olmuştuk.

Ayaklarımın yere değmediği;

?şairliğe? heveslendiğim yıllardı.

Beni sadece ?o? anlıyordu.

?Ne büyük şairsin? diyordu bana.

Seviniyor, ha bire yazıyordum.

****

Üniversite?ye giderken yanımdaydı.

Bir yandan yazıyor ve de ?ne bulursam? okuyordum.

Defterim de suskunlaşıp;

beni alkışlamayı bırakmıştı!

****

Okuduğum şairlerden etkilenmiş,

yazdıklarımı beğenmez olmuştum.

Şiir?i bırakıp, defteri kapattım.

Uzun yıllar, arayıp sormadım.

****

Vefalı bir dostmuş.

Beğenmediklerimi saklamış.

Sitem etmeden önüme koyuverdi.

Canlandı anılarım.

Seviniverdim.

Güvenli ellerdeler.

Kırmızı defter koruyacak onları.

Bir gün benim için de ?o an? gelecek.

Ama ?onlar? yaşayacak.

****

Sıra geldi, defterdeki ?beğenmediğim? şiirlere:

İşte onlardan bir örnek:

(Yıl 1960, yaşım 19)

???????????-

BİN BİR GECE MASALI

Bu şiir sana kardeşim.

Şimdi, bir-bir karşı evlerin, bacalarını sayıyorum.

Ve yıllar, gözlerimin önünde dört nal?a.

İkimize ait enstantanelerde;

uzun, uzun duruyorum.

??-

Kayalının çeşmesi.

Kıyırların Eminanım.

Ve zambak çaldığımız Fırka.

Hatırlar mısın?

Kolunu çıkarmıştım, saman odasında.

Yaaa!

İşte böyle kardeşim.

??-

Hani mümkün olsa da:

Zamana dur deyip;

mazinin kapılarını açsam!

Benimle gelir miydin?

****

Seninle, misafircilik oynar,

Oyuncaklarımızı, kıramadığımızca kırar,

Canımız istedi mi;

Ağlayamadığımızca ağlardık.

??-

Sen bahriyelini giyerdin,

Ben subay elbisemi.

Doğru Atlı Karıncalara.

??

Çatapatlar, mantarlar.

maytaplar, bayraklar,

Yabanovalı?nın macunu,

Yuvarlak?ın dondurması,

bize tekrar dost olurdu.

??-

Bunları tekrar ister miydin kardeşim?.

Belki isterdin.

Ama

Senin bahriyelin,

Benim subay elbisem

Üzerimize uymazdı ki!

****

O şiir, kırk beş yıl geride kaldı.

(O zaman da, hesaba oturup, maziye göz atmış;

geri dönülemeyeceğini, ?muzipçe? fark etmişim)

Hala, mazide özlediğim anılar var.

(Anılara, ancak masallarda, dönülebilir.)

Mutluluğu anılarda değil, gelecekte aramalıyız.

****

Kimimiz birinci;

kimimiz, sonuncu perdesindeyiz oyunun.

Herkesin oynadığı bir ?son perde? var.

Ansızın ?o an? geliverir.

Hemen perde kapanır.

Marifet:

Oyunu ?mutlu son? ile kapatmaktır.

Bu da ancak:

Er veya geç ?gönül gözünü açabilenlere? nasip olabilir.

Denebilirse de:

Doğrusunu, Allah bilir.

Not: Herkese, yeni yılda, mutluluklar dilerim.