Pek gıymatlı gardaşım.

Nassın eyimisin, inşaallah eyisündü.

bolununsesi gazatasında, yazdığın mekdübü, böyük bir zevkle okudum. Eline sağlık.

Pek haklısın, “benim procem daha güzel” demekte.

Belli ki, yıllaca düşünmüş, daşınmış, ince ince, hesap edip hazırlamışsın, proceni.

Yaşa, var ol emi.

Ne de gözel hesap edip, ortaya koymuşsun. (Benim hazırladığım, Sayın Valimizin, altına 5 imza atarım, diyerek sahiplendiği) Bolu dağ turizmi pilot bölge procesinin, HAYALPERESliğini.

Vay anasını...

Nası olup da, hesap edememişüz: Procenin;

Ancak 45 senede hayata geçebilecek olduğunu.

Bereket ki mihendissin. Mihendis “ ne demek,”plan, proje, hesap, kitap demek.

Üşenmemiş, bide uygulama takvimi yapmışsın. Sağol.

Pek doğru:

1- Gamu oyu yaradılması, tabiki on yıl alu.( az bilem) Golay mı, bizim gibi adamlara, bi gonuyu, bi günde anladıvemek.

2- Bolu’nun çevre düzeni planına, 5 sene müddet goymuşsun,

yetemi bilmem.

(Valilik U.T.T.A şirketine, çevre düzeni planı yapdumuş emme, o bu işde gullanılumuku? )

3- Dünya bangasının, 3 senede, Bolu’ya gredi tahsis edebileceğini yazmışsın.

Az bilem.

Emme, o gısımda “benim bilmedüğüm, şeylede” yazmışsın.

Aslı vamı?

Hakgatan, Dünya bangası, “uzman deye;” uzman geçinen, dar gafalı, ileriyi görmeyen, kafasuz insanlamı almış!!!?

Orayada mı, bizim siyasilerimiz el atıp, “hamili gart yakinümdür,” deye, ehil olmayan, çaycı, terzi vs.yi, uzman deye yerleşdümüşle. Sen siyasetin “gurtlarından olduğun” içün bilüsün. Sana inanmıycuz da, kime inanacuz?

Banada, “o, sözüm ona uzmanları,” ikna etme, görevi vermişsin. Sağol be... !

Yurdaer, unnara, bi FİZİBİLİTE yapvörde, öğrenüle procenin ne gada karlı bi iş olduğunu deyan.

O fizibilite dedüğünde, ne ola ki, “yimek kitabına” bakdım, bulamadım. Çorba grubuna mı giriya? Herhal değil. Mihendisce bi laf olmalı. Onu en iyi sen bilüsün.

4- İMF den, iki yılda gredi alunu, demişsin. Eh olabülü!!!

5- İmar plan’ınında, 5 senede bitebileceğini yazıyan. Herhalde doğrudu.

Senin gibi, “hantal bürokrasi’mizin” labirentlerini, en ince teferruatına gada bilen, her işi, o labirentleden, “tereyağından gıl çeke gibi” çeken biri bilmiycek te, kim bilecek? Şehir merkezine, “yapılaşma izni verilmemeli” deye, bi ekleme yapmışsın. Bak, bu hiç aklıma gelmediydi.

Hay aklınla bin yaşa!!!

6- Uygulama aşaması içün, 6 yıl gomuşsun. Az bilem.

7- Adım adım, hesap ederek yedinci etapta: otel, yatırımlarına işi getümüşsün. 2034 senesinde Turizm Bakanlığı Bolu’da Turizmi teşvik etmeli demişsin.

Yatırımcıla “42 sene önceki Turizm anlayışına göre” otelle inşa etmeye başlala, böylece 2037 yılında Bolu “Ülkenin ilk ve tek dağ turizm şehri olarak” ünlenürmüş.

Doğru be..!

Ben, bunları nası oldu da, düşünemedim!!!

Çok afedesin, haddimi aşmışın.

Dedüğün gibi, ben bi hayalperestin.

Bi darb-ı mesel vadu.

- Aşa çarşıda bi yalan söyle, yokarı çarşıda kendi inanu, deye.

Aynen öyle.

Kendi mesel’ime kendim inanıvemişin. Üsdüne üslük, gosgoca il’in valisini de, inandumuşun. Hay Allah!!!

Yazında ki, bi teklifin, çok hoşuma gitti.

Birkaç hayalperest, o zaman, BOLU UZAY TURİZMİ’ni düşünü, deyan.

Gardaşım, o ne gözel bir fikir. Hemen düşünmeye başladım.

- Alfa birden Bolu Uzay üssüne...........

- Alfa birden Bolu Uzay üssüne...........

Duyuyonuz mu? Bolu Uzay üssü, Alfa bir uzay aracımızda, Turistle va. Jupiter takım yıldızından geliyalla. Jupiterde, çam fidanı hiç yoğumuş. Bolu’dan çam fidanı alacakla, hazır edin. Wep sitelerinin Tarih bölümünde okumuşla, Bolu da bakır eşya, tahta gaşuk yapılduğunu, fındık şekeri, tonet mobilya üretüldüğünü, unnadan alacaklarımış.

Ne gözel dimi?

Sevgili gardaşım,

Allah senden razı olsun.

Duttuğun, gaptuğun, altun olsun.

Sağol be, şu memleketin, başına bela açılmasını, önledin.

Hakkaten; şimdiden ETKİLİ ve YETKİLİ TEDBİRLE alıp, benim gibi hayalperestlerin, melmeketin isdikbalini MAFETMESİNE mani olacak, yöntemle bulunması lazım.

Hayret bi şey ........!!!!

Nası olu da, kendinden şüphe edersin.

Senin gibi, özverili, melmeketi içün, işünü gücünü bırakıp, yıllardır, Bolu’ya, türlü yolla, yöntemle bularak, hizmet eden, bi “hizmet aşığı,” hiç YÖNTEM bulamaz mı?

Kendinden hiç şüphe etme. Sen, her türlü yöntemi, bulusun.

Olacak şey değil.

OLANAK verülüse deyan.

Hay Allah, ........ Tu Tu...!

Nası oluda, olanak verilmez, senin gibi, bi aslana.

Sen, her yolu, bilüsün.

Yol bitse bilem, icad edersin.

Bu memleket, sana minnattardu!!!

Bizle irahat yataklarımızda uyurkene, irahatımız bozulmasın, uykumuz çatlamasın, deyerek, azmı gayret ettin.

Sana, olanak vemicek buba yiğit, daha anasının garnından doğmadı.

Ne olu; ayağına demur papuç, eline demür asa alıp, “fellik fellik arayıpda mı” bulacan, yoğsam istiareyi mi yatacan.

Niypacıysan, yap da; bul şu yöntemi. Dök yazıya, geniş geniş açıkla bize. Bizde, ağzımız sulana sulana, diğneyem seni.

Emme bi mesele va!!!

Henüz bulamadığın yöntemi bize annadukan, “hep o yumuşak” ses tonunu kullan. Öyne bi, ballandurarak anlat ki, “zevkten dört köşe” olam dinnekene. Hadi gardaşım; acele et, bul şu yöntemi de, uyumaya devam etmemizi sağla.

Ha sahi!!!

Az daha unutuyodum.(Proceme, tekrar bakınca hatırladım.)

Bolu gibi Kemer de, Türkiye’de bir yöre. Senin ortaya goyduğun, tüm engelle, orası içünde söz gonusu.

Nasıl olmuş, agnayamadım!!!

Benim gibi, hayalcı bir grup, “GÜNAY ANTALYA PROCESİ DEYE”, bir proce yapmış, o proceyi kısa bir zamanda (bütün engelleri aşarak,) Dünya bankasına sunmuşla. Senin beğenmedüğün o uzmanla, proceyi inceleyip, kredilendürmüşle ve sonuçta: ortaya pırıl pırıl, (Dünya bankasının, başka Ülkelere örnek diye gösterdiği) bir Tatil yöresi çıkmış.

İşte bu noktada gafam garıştı.

Ne gözelde ikna olmuştum, “benim procenin” hayal ürünü olduğuna.

Az galsın, ben de uyuyodum!!!

SOTE, NE ZAMAN BOLU USULÜ KEBAP OLDU?

Bolca Hindi Pazarlama Md. kardeşim, bana “zehir zembelek” bir e-mail çekmiş. Özet olarak: biz Bolu kültürüne hizmet ettik. (Bolu usulü Bolca Hindi kebabını sunmakla,) niye takdir etmiyorsun diyor.

Ben, Bolu yemek kültüründe “Bolu usulü Bolca Hindi kebabı” olmadığını, dolayısı ile, o kebabın, “Bolu yemek kültürünü” temsil edemeyeceğini yazmış ve son bölümde; Bolca Hindiyi yeni bir ürün türettikleri için kutlamıştım. (Gerçekten yeni bir kebap ürettiler sanıyordum.)

Ardından “kamu oyunu yanılttığımı” düşünmüş olacaklar ki;

bolununsesi ’ne Bolu usulü Bolca Hindi kebabının, tarifini içeren bir reklam vermişler.

Şaşırdım, ağzım açık kaldı!!!

Tarif : (En basit yemek kitaplarında bile bulunan,) herkesin bildiği (bizim mutfağımıza Fransız mutfağından intikal etmiş) SOTE(x) idi.

Bolca Hindi’nin (Soteye, Bolu usulü kebap demekte ısrar etmesi,) işi bilen çevrelerce eleştirilmesine sebep olur. Bu nedenle yıpranmaları ise, beni üzer.

İnşallah, yanlışta ısrar etmezler.

(x) 1- Soteler: tava işi yemeklerdir. Kuzu eti, ciğer, tavuk, hindi, ördek vs. gibi etlerden yapılır. Yapılışları aynıdır.

Mutfak lisanında sote etmek: “kuvvetli ateşte malzemeyi sulandırmadan pişirme” anlamına gelir.

Bu teknikle yapılan yemekler “kebap grubuna” sokulamaz.

2-Soteler, sıcak yenir. (Özellikle Bolu mutfağında,) “sıcak yemeklerde” sıvı yağ kullanılmaz. Bolu usulü, Bolca hindi kebabı diye adlandırdıkları sote de sıvı yağ kullanmışlar. [Güya, bu yemeği Bolca Usta diye (meçhul bir zanatkâr) yapmış. “Meslek etiğine bağlı” hiçbir zanatkâr böyle bir hata yapmaz.] Bu “ben yaptım oldu” mantığıdır. Böyle bir yanlışın yapılmasına:

Yemek sanat ve kültürüne, gönül vermiş biri olarak, göz yumamam.