Önce ?padişahlık dönemi?.

Sonra ?Kurtuluş Savaşı?.

Savaşın büyük tahribatı.

Ardından:

Kazanılan zaferin, sevinci, gururu;

yaşanan, yokluklar.

*****

İhtiyaçlar sınırlıydı.

Gaz, tuz, bez.

Derken:

İkinci Dünya Savaşı.

****

Artan sıkıntılar:

*-Savaş endişesi ile yapılan buğday stokları.

*-Karne ile dağıtılan ekmekler.

*-Sadece memurlara dağıtılan, sabun, şeker, bez v.s.

?Milli Şef ? dönemi.

****

Üretim tarıma dayalıydı.

Üretim aracı da karasabandı.

Üstte yok, başta yoktu.

Millet yarı aç, yarı toktu.

Taş mektepten öte okul azdı.

Cehalet diz boyu.

Herşeyi büyükler bilirdi.

Büyüklerin işine karışılmaz,

hikmetinden sual olunmazdı.

[Jandarma çavuşları, orman korucuları.

Yönetime duyulan sessiz öfke devamlı artıyordu.]

****

Bu ortamda ortaya çıktı

?demokrasi?(1) sözcüğü.

****

İlk duyduğumda çok küçüktüm.

?Demir kır atlık? olarak, öğrenmiştim.

Manasını bilmiyordum.

Bilen de pek yoktu.

****

1950 de seçim yapıldı.

Seçim ile ilgili (zihnimin arşivinden) enstantaneler:

*-İlkokuldayım.

Duvarlarda afişler.

Afişte kocaman bir el resmi.

Altında bir yazı:

?YETER SÖZ MİLLETİNDİR?

imza ?DEMOKRAT PARTİ?

(Galiba o afişler, çok etkili oldu.)

*-Adaylar seçim öncesi,?Haşim Lokantası'nda? ziyafet verirlerdi.

Bir hafta önce C.H.P.'lilerle yemeğe gelenlerin bazılarını D.P. ziyafetinde de görürdüm.

Çocuk aklıma sığdıramaz, sorardım:

Ne iş?

Gülümseyerek yakalarının arkasını gösterirlerdi.

Önde bir partinin rozeti, arkada diğerinin ki!

(?Cahil kurnazlığıydı bu?!)

****

Netice de, Demokrat Parti seçimi kazandı.

Pandora'nın da, kutusu açıldı(2).

Bu sayede:

*-Ayaklar baş, başlar ayak olmaya,

*-Kendi başını bağlayamayanlar, düğünde gelin başı bağlamaya

*-ayıp, kayıp olmaya,

*-haram, helale karışmaya

*-pis kokular etrafı sarmaya, başladı.

İlkesizlik, onursuzluk, yüzsüzlük geçer akçe haline geldi

****

Bu dönemde:

Bolu da, koltuk kapan kurnazlar;

*- ormanları yalamadan yuttular.

*-Daha da, neler yaptılar, neler.

****

1960 ihtilali ile Demokrat Parti kapatıldı.

Kısa bir zart- zurt dönemi.

Sonra!!!!

Değişen bir şey olmadı.

Her gelen, gideni arattı.

Şimdikiler de:

*-Doğamızın yok edilmesine göz yumuyor, ayrıca da katkı yapıyorlar.

*-Haklarımızı aramayıp, sus-pus oturuyor, dümenlerine bakıyorlar.

*-Gözleri kamu mallarında.

****

İktidara gelmeden önce kuzu postuna bürünenlerin

iktidara gelince kurtlaştığını,

iktidardan düşünce de hiçleştiğini,

yeni gelenlerin gidenlerin akıbetinden ders almadığını çok gördüm.

(Daha ne kadar görmeye devam edeceğim bilmem)

Çekilen çileler, beni demokrasi üzerinde düşünmeye sevk etti.

Özünü araştırmaya başladığımda anladım, gerçek manasını!

****

Meğer, demokrasinin ana yurdu ?Eski Yunan´da;

Aristo ile Eflatun gibi düşünürler, teşhisi koymuşlar.

?Demokrasi= ayak takımının yönetimidir?.

Vay beee!!!!

Ne kadar da doğru.

[Uyanık, ama ilkellikten kurtulamamış, cahil kurnazlar:

*-Koltukları kapıp, halkın önünü tıkarlar.

*-Yalan ağızlarında yuva yapmıştır.

*-Halkın hakları yeniyormuş, umurlarında olmaz.

*Menfaat hoşafını kepçe ile içip, oh öldüm derler.

*-Her biri, onursuz demagogdur.(2)

*-Yüzlerine tükürsen yağmur yağıyor derler.]

Değil mi?

Etrafınızdakilere bir bakın.

Hak verirsiniz!

(Hepside aynı mı? Değil. Ama çoğunluğu aynı)

****

Eyvallah!!!

*-Bunlar doğru.

*-Daha iyi bir rejim var mı?

Diyebilirsiniz.

Maalesef daha iyisi yok.

****

Tek çare:

Bir an önce bilgili, bilinçli, onurlu, erdemli, inançlı bir toplum haline gelebilmek.

Böylece:

Kurnaz uyanıkları, süpürüp atmak.

Yerlerine:

Allah rızası için çalışacak ehil insanları getirmek.

****

Bu mümkün mü?

Şimdilik değil.

Muhtemelen:

Yeni gelecek olanlar da, şimdikileri bile aratabilir.

****

Bunları niye mi, yazdım?

Onu da siz düşünün.

---------------------------------------------------------------

Not-1:

Demokrasi, tüm üye veya vatandaşların, organizasyon veya devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir yönetim biçimidir.

Yunanca demokratia (, yani demos, halk zümresi, ahali + , yani kratia iktidar) sözcüğünden türemiştir.

Türkçeye, Fransızca démocratie sözcüğünden geçmiştir.

Genellikle devlet yönetim biçimi olarak değerlendirilmesine rağmen, üniversiteler, işçi ve işveren organizasyonları ve bazı diğer sivil kurum ve kuruluşlar da demokrasi ile yönetilebilirler.

Demokrasinin ana yurdu olan ?Eski Yunan´daki filozoflar Aristo, Eflatun demokrasiyi eleştirmiş, o zamanlarda halk içinde "ayak takımının yönetimi" gibi aşağılayıcı kavramlar kullanılmıştır?.

Fakat demokrasi diğer yönetim şekillerinin arasından sıyrılarak günümüzde en yaygın olarak kullanılan devlet sistemi haline gelmiştir.

Artık siyaset bilimciler hangi sistemin daha iyi işlediğinden çok hangi demokrasinin daha iyi işlediği tartışmalarına girmişler ve liberal, komünist, sosyalist, muhafazakar, anarşist ve faşist düşünürler kendi demokratik sistemlerinin faziletlerini ön plana çıkarmaya çalışmışlardır.

Bu sebeple demokrasinin çok fazla sayıda değişik tanımı oluşmuştur.

(2)[Pandoranın kutusu

Pandora Yunan mitolojisinde, tanrılar tarafından kendisine emanet edilmiş, içi yeryüzünde bulunabilecek bütün kötülüklerin doldurulduğu ve bunun yanına bir de dünyanın kötülüklerine direnme gücü sağlayan umudun kapatıldığı bir kutunun emanet edildiği meraklı, tedbirsiz bir kadını simgelemektedir.

Pandora meraklı ve tedbirsizdir.

Biraz da düşüncesiz.

Çünkü kendisine söylenmesine karşın merakını yenemez ve bu tehlikeli kutunun kapağını aralar ve tabii bu aralıktan bütün kötülükler dünyaya yayılır.

Zavallı Pandora´nın aklı başına gelir ama olan olmuştur.

Kutunun kapağını kapatır.

İçeride yalnız umut kalmıştır.]

(3): Demagog= Demagoji yapan.

(Demagoji, toplumun duygularını ve önyargılarını kullanarak var olan gerçekleri farklı şekilde gösterme sanatıdır.)