Aileden aşçı olan Yurdaer Kalaycı, kendisini mutfak sanatçısı olarak tanımlıyor. Türk mutfağının tarihsel sürecini ele alan Kalaycı, Osmanlı?nın duraklama ve sonraki dönemlerinde ülkedeki aşçılık mesleğinin de gerilemeye başladığını dile getirdi. Aşçıların Osmanlı döneminde sarayın en itibarlı sınıflarından biri olduğunu ama daha sonra itibarını kaybetti söyleyen Kalaycı, şunları söylüyor: ?Biz yemek geleneğimizi atalarımızdan devraldık. Bunu geliştirmeyi kendime bir borç bildim. Bu yüzden çalışmalar yapıyorum. 3 binin üzerinde yemeğin tarifini derledim. Bu çok zorlu iş ve her bir yemeğin denenmesi gerekiyor. Bir yemeğin kıvamını tutturmak için en az bir aya ihtiyaç var. Tüm yemeklerin kayıt altına alınması için uzun yıllar gerekir.?
Türk mutfağının eski ihtişamına kavuşması için bir akademiye ihtiyaç olduğunu vurgulayan mutfak ustası, yemek sektöründe bir standardın olmasının önemine dikkat çekti. Kalaycı, ?Üniversitelerden birinin ders verebilmesi için akademik ünvana sahip olması gerekiyor. Birinin berberlik yapması için sertifikasının bulunması lazım. Ama insan sağlığı için büyük önem arz eden yemek sektöründe hiçbir şart aranmıyor.? diye yakındı.
Bugüne kadar çok sayıda aşçı yetiştiren ustamızın bir de kendi ismiyle web sayfası bulunuyor. Kalaycı, Türkiye?de mutfak akademisinin bulunmaması sebebiyle oluşan boşluğu doldurmak amacıyla bir ilki gerçekleştirerek, ?Mutfak Sanat Merkezi?ni kurdu. Bolu?nun tanınmış aşçılarından biri olan Haşim Usta?nın oğlu olan Kalaycı, şimdiye kadar sanat, iş ve siyaset dünyasından birçok ünlü kişiyi ağırladı. En son Bolu?yu ziyaret eden Başbakan Recep Tayip Erdoğan?ı ağırlayan Kalaycı, Başbakan?ın kendisi için yazdığı imzalı bir yazıyı çerçeveleterek lokantasının duvarında muhafaza ediyor.