- Ne haber yaren ?

- Hele otur biraz yarenlik edem.

- Gel yaren,buyur yaren.

Yaren aşağı,yaren yukarı,

En çok kullanılan hitap sözcüğü idi.

Boluca’nın simgesi olmuştu.

Bolulular,bir komşu il’e gittiklerinde ;

Bolulular geliyor denmez,yarenler geliyor denirdi.

Yaren’in aslı YARAN’dır.

YARAN, Bolu şivesinin,dingin ve yumuşak dokusunda yaren olmuştu.

Yaran,YAR kökünden gelir.

Yar ; dost,sevgili demektir.

Yaran ise dost topluluğu anlamına gelir.

Bolu,ALPERENLER’in öncü olduğu dönemler-de, yaran gruplarının harman olduğu yerdi.

Alperenler,Boluluya, egoizmi değil diğerkamlığı öğretmişlerdi.

Eski Bolulular,kendilerinden çok karşısındakini düşünürlerdi.

Özverili idiler.

- Komşun açken sen tok yatamazsın.

- Tok, açın halinden anlamaz

Derler, adeta tok olmaktan utanırlardı.

Pazardan,alışveriş için kullanılan,deriden yapılı,içi görünmeyen sepetin esas adı SENBİL’di. (Halk arasında ZENBİL diye söylenirdi.)

Et alırsın,yağ,bal alırsın.

Alan var alamayan var.

Ne olur ne olmaz,alamayanın gözü kalabilir.

Gösteriş gibi algılanır.

Gösterme,ayıp olur derlerdi.

Yardımı saklı yaparlar,

Yardım edilenin onurunu düşünürlerdi.

Veren el,alan elden hayırlıdır,düşüncesi baştacı idi.

Yardım almanın, yardım etmekten zor olduğunu bilirlerdi.

Mahallede,bir kişinin zorda olması,mahallelinin kabul edebileceği bir şey değildi.

Komşuda pişer,bize de düşer,dil pelesengi idi.

Yaran grupları,hizmet ve dostluk yarışında idi.

Yaran meclislerinde,neyin nasıl yapılacağının kuralları, asırların süzgecinden geçerek oluşmuştu.

Yardımlaşma,dayanışma esastı.

Eğlence de asla ihmal edilmezdi.

Ferfene,helva sohbetleri,yaran meclislerinin vazgeçilmez öğeleri idi.

Ferfene ve helva sohbetlerinde, kim,ne,nasıl ve ne zaman yapacak belli idi.

Yaran meclislerinde yapılan helva ve ferfenede çekilen seritler’in ana gayesi;eğlence değil,grup sevgisi ve dostluğunu beslemekti.

Yaran meclisi toplantılarında gösterişin, egoizmin yeri yoktu.Zengin,fakir ayrılmazdı.

Edep,esastı.

Kendinden önce gelirdi dostlar.

Dost meclisinde fert, öne çıkmazdı.

“Ye kürküm ye” sözü bir toplumsal eleştiri idi.Ayıplanırdı öyle yapan.

Yaran meclisinin sofraları, birer edep mektebi idi.

Sofraya oturmanın,kalkmanın edebe dayalı kuralları vardı.

Velhasılı,

Yaran meclisleri, birer sosyal dayanışma müessesesi,terbiye mektebi idi.

Büyükler sayılır,küçükler sevilirdi.

Bu saygı ve sevgide ölçü, maddi zenginlik değildi.

“Han’ım var hamam’ım var” diye kasılanlar, dünya malı ile övünenler ayıplanırlardı.

Zenginlikte özenilen”gönül zenginliği” idi.

Efendilik,terbiye,edep baştacı edilirdi.

Şükür,

Kanaat,

Ve helal kazancın,fazileti öğretilirdi.

“Dokuz gün ömre, sekiz gün çalışma” tavsiye edilir,

Her işin mükemmel yapılması öğütlenir,

Ancak bu yolla ALLAH’ın rızasının kazanılabileceği, anlatılırdı.

Batılılaşma rüzgarı ile yaran meclisleri sarsıldı.

Çatır çatır çatırdadı ve çöktü.

Yarenliğin içi boşaldı.Kuru bir laf haline geldi.Gide gide o da unutuldu.

Bugün yaren kelimesine pek rastlayamazsınız.

Toplumsal şuurumuz bulanık.

Sosyal alanda kalın bir sis tabakası sarmış etrafımızı.

Umarsız bir arayış içindeyiz.

Çıkış nerede ?

Umudumuz,Batı kültürü ve onun sosyal müesseseleri.

Habire,oradan örnek almaya çalışıyoruz.

Aldığımız her model, başarısız sonuç veriyor.

Neden ?

Çünkü bizden değil o modeller,

İçi boş,

Ben merkezli,

Biz demeyi öğütlemiyor,öğretmiyor.

Eğer;

Boluca düşünmeye yeniden başlarsak,

Biz demenin zevkini tadarsak,

“Ne mutlu Boluluyum” sözünü yürekten söylersek,

Bolu’ya çıkarsız hizmet etmeyi hedef edinirsek,

Sevgi doğar, dostluk doğar.

Unutmayalım, biz karşılıksız vermeyi almaktan üstün tutan ataların torunlarıyız.

İçimizde var bizim sevgi ve dostluk genleri,

Bu nedenle üç haftadır “Bolulu olsun da isterse çamurdan olsun” demekteyim.

Bolululuk üstüne söylenecek daha çok şey var.

Bolululuk,toplumsal bir model olabilir.

Ha gayret sevgili okurlar !

Ha gayret !

Sabırla,koruk,helva olur.