Bir yanda;

?din?i ticaret metaı yapıp, ?uyutarak sömüren?yobazlık tüccarları!

Diğer yanda;

inançsız, gayesiz, esrarkeşleşip, beyinsizleşen, batı hayranı ahlâk fukaraları.

Öte yanda

vahşi kapitalizmin, her türlü rezilliği kullanmaktan çekinmeyen

doyumsuz timsahları.

Etnik ayırımcılıklardan medet umanlar.

Vatan hainliğini marifet sayanlar.

Fareli köyün kavalcısı gibi;

bilgisiz, ilgisiz kitleleri peşlerine takmış sürüklemekteler.

****

Gâyem felâket tellallığı yapmak değil.

Çok isterdim pembe tablolar çizmeyi,

mutluluk masalları anlatmayı.

Ama!!!!

Ne mümkün!

Rezillikler üst üste gelmekte..

Nefes almak bile zorlaşıyor.

****

Geçen hafta bu köşe de yazdığım Oğuz Kağan?ın duasını ve ?dua içindeki beddualarını? okurken anladım ki;

Bizler binlerce yıldır, hep aynıyız.

Yeterince değişmemiş, gelişmemişiz.

*-Tembellerimiz,

*-hırsızlarımız, akılsızlarımız,

*- bilgi düşmanı yobazlarımız,

*-namussuzlarımız.

*-dalkavuklarımız,

*-vatan hainlerimiz,

*-lâyık olmadıkları mevkileri işgâl eden câhil uyanıklarımız,

*-bilgisiz, inançsız sözde bilim adamlarımız;

*-?.. daha neler,neler!

Hâlâ mevcut.

Ve de!!!!!

Hızla çoğalmaktalar.

****

Ülke içinde tehlike çok büyümekte.

Ülke dışında da öyle.

Felâket çanları çalmakta.

DAN !... DAN !... DAN !!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

****

Aynı konu hakkında Ulu önder Atatürk de 20 Ekim 1927 tarihinde

uyarısını yapmıştı.

****

İşte?her Türkün bilmesi gereken? o uyarı:

(Kaç kişi tamamını hatırlar, kaç kişi ?lâf ola? ezberlemiştir, kaç kişi özümsemiştir, bilmem!!!)

Ey Türk Gençliği!

*-Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

*-Mevcudiyetinin ve istikbâlinin yegâne temeli budur.

*- Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir.

*-İstikbâlde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dâhilî ve hâricî bedhahların olacaktır.

*-Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin!

*-Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir.

*-İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsâli görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.

*-Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgâl edilmiş olabilir.

*-Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler.

*-Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler.

*-Millet, fakr-ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

*-Ey Türk istikbâlinin evlâdı!

*-İşte, bu ahvâl ve şerâit içinde dahi vazifen;

*-Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır!

*-Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

****

Bu vasiyet niteliğindeki hitap, hâlâ geçerliliğini koruyor.

Hattâ;

1927 tarihindeki öneminden daha fazla.

****

Bütün bunlara rağmen:

*- hâla duyarsızız ve hâlâ umursamazız.

*-?Aklımızı başımıza alıp birleşmeyi, sıkılmış yumruk gibi olmayı?;

hâlâ beceremiyoruz.

*-Uyuşmuş gibiyiz.

*-Uyanıklarca uyutulup duruyoruz.

*-Özümüzü yitirmekte ve ?aldatılıp? sömürülmekteyiz.

Bu gidişe ?dur? demenin zamanı daha gelmedi mi?

****

Gelin;

Atatürk?ün gençliğe hitâbına ve Oğuz Kaan?ın duasına kulak verelim.

*-Aklımızı kullanıp, birlik olalım.

Sıkılmış yumruk gibi:

*-yalancıların

*-uyutucuların

*-haklarımızı gasp edenlerin,

*-bizi çağın dışına çekmek isteyenlerin,

*- vatan hainlerinin üstüne gidelim.

****

Birleşme formülümüz:

*-kimseyi suçlamamak,

*-herkesi kucaklamak olsun.

Hazreti Mevlâna?nın aşağıdaki dizelerindeki gibi:

?Gene gel! Gene gel! Her ne isen gene gel!

Kafirsen, ateşe tapıyorsan, puta tapıyorsan da, gene gel,

Bu bizim dergâhımız umutsuzluk dergâhı değil,

yüz kere tövbeni bozmuşsan da gene gel!?

(Ulu önder Atatürk de İstiklal Harbi?ni, ?herkesi kucaklayıp, göreve çağırarak? kazanmıştı.)

****

NOT-1: Bolu özelinde de durum farklı değildir.

Temennim;

çok geç olmadan

*- yanlışta olanların,tövbe edip,doğru yola dönmesi, birleşme çorbasına bir çimdik tuz katmasıdır?

****.

Bu temenniden nasip almazlar ise ne mi olur?

Onu ben bilemem.

Sadece, Allah bilir.

Ama!!!!

Görünen köy de, kılavuz istemez.

Güneş de balçıkla sıvanamaz.

****

Not-2

Allah:

Hırant Dink?e rahmet eylesin.

Taksiratını af etsin..

Bizim de bağrımıza sıkılmış olan o kurşun da

aklımızın başımıza gelmesine vesile olsun.

Amin.

*-O bir insan ve de bir vatandaşımız idi.

İnancımız hiçbir canlının öldürülmesine izin vermez.

*-Bu dua da, rahmetlinin fikirlerini beğendiğim anlamına gelmez.